Uluslararası İlişkilerde hasım veya hasımları sınırlı güç kullanımı da dahil olmak üzere askeri ve/veya askeri olmayan yöntemlerle davranışlarını değiştirmeye zorlamaya zorlayıcı diplomasi denir. Hasmı davranışından vazgeçirmek veya belirli bir davranışa ikna etmek için ödüllerden çok tehditlerin kullanılması sebebiyle tehdit diplomasisi olarak da adlandırılan zorlayıcı diplomasi 19. yüzyıldan itibaren uluslararası ilişkilerde devletler tarafından sıkça başvurulan bir yöntem olmuştur. Soğuk Savaş boyunca iki kutuplu düzenin dayattığı sınırlamalar nedeniyle çokça kullanılmamış, Soğuk Savaş’ın bitişiyle birlikte ABD önderliğindeki koalisyonlar tarafından Irak ve Sırbistan hükümetleri ile Afganistan’daki Taliban yönetimine karşı uygulandığı görülmüştür. Zorlayıcı diplomasinin uygulandığı vakalar elbette bu sayılanlarla sınırlı değildir ve sahadaki uygulamalar hem başarı hem de başarısızlık örneklerini barındırmaktadır.
Zorlayıcı diplomasiyi, zorlama-şantaj, caydırıcılık, yatıştırma ve kaba güç kullanımından farklılaştıran bazı özellikler bulunmaktadır. Örneğin zorlayıcı diplomasi ile zorlama-şantaj stratejileri arasındaki en önemli farkı zorlayıcı diplomasinin reaksiyoner doğasında yatmaktadır. Zorlama-şantaj, hasım herhangi bir eylemde bulunmadan da kullanılan daha kapsayıcı yöntemler iken zorlayıcı diplomasi sadece hasım, düşmanca bir eylemde bulunduktan sonra reaksiyon olarak devreye sokulan bir yöntemdir. Zorlayıcı diplomasiyi caydırıcılıktan ayıran fark da benzerdir. Caydırıcılık, hasım herhangi bir düşmanca eylemde bulunmadan önce onu bu eyleme hiç başvurmamaya itecek bir strateji iken, zorlayıcı diplomasi hasım ilk hamleyi yaptıktan sonra devreye girer. Yatıştırma ile zorlayıcı diplomasi arasındaki fark ise kullanılan yöntemdedir. Yatıştırma, hasma ödüller ve tavizler vererek onu ikna etmeyi içerirken zorlayıcı diplomaside sınırlı da olsa güç kullanma tehdidi vardır. Kaba güç kullanımı ile zorlayıcı diplomasi arasındaki fark ise, zorlayıcı diplomasinin ancak sınırlı bir güç kullanımı veya güç kullanma tehdidi içermesidir. Kaba güç kullanımı ise o vaka için zorlayıcı diplomasinin işe yaramadığını gösterecektir. Burada kaba güç ile kastedilen, hasma düşmanca tutumunu yeniden gözden geçirecek bir alan bırakılmayıp kara kuvvetlerinin de dahil kapsamlı bir askeri operasyon düzenlemektir.
Uluslararası ilişkiler ve güvenlik literatüründe zorlayıcı diplomasinin başarılı olması için belli koşulların sağlanmasının gerektiği ifade edilir. Thomas Schelling’e göre zorlayıcı diplomasinin başarıya ulaşması için asgari beş koşul yerine getirilmelidir. Bunlardan ilki hasma yöneltilen ikna edici olmasıdır. Öyle ki eğer hasım, saldırgan eyleminden vazgeçmezse bu eylemin maliyetlerinin kendisinin yüklenebileceğinden çok daha ağır olacağına tehdit yoluyla inandırılmalıdır. İkinci koşul, hasma yöneltilen tehdidin inandırıcı olmasıdır. Hasım, saldırgan eylemden vazgeçmediği takdirde zorlayıcı diplomasiye başvuran tarafın tehdidi gerçekleştirip uygulayacak irade ve kapasiteye sahip olduğuna inanmalıdır. Üçüncü koşul, hasma taleplere uyması için makul bir zaman verilmesidir. Bu zaman hasmın saldırgan davranışı gözden geçirmesi ve taleplere uymayı dikkate alması için yeterli bir uzunlukta olmalıdır. Dördüncü önemli koşul, hasma tehdit sonucunda kendisinden beklenen eylem dışında başka taleplerin olmayacağı garantisinin verilmesidir. Örneğin bir toprak parçasının tahliyesi isteniyorsa, hasma tahliyeden sonra başka taleplerle gelinmeyeceğinin garanti edilmesi gerekmektedir. Zorlayıcı diplomasinin başarılı olması için gerekli görülen son şart, tarafların bu süreci sıfır toplamlı, yani bir tarafın kesin kazanan diğer tarafın ise kesin kaybeden olacağı bir oyun olarak görmemeleridir. Eğer ki taraflar sürecin her iki taraf için de kazanımlar üretebileceğine inanırlarsa zorlayıcı diplomasinin başarılı olma şansı yükselecektir.
Zorlayıcı diplomasinin etkin biçimde kullanıldığı vakaların başında NATO’nun Kosova müdahalesi gelmektedir. Haziran 1998’de Sırp hükümetini çatışmaların durdurulması yönünde uyaran NATO zor bir durumla karşı karşıyaydı. Kendi içindeki fikir ayrılıkları ve Rusya’nın itirazları sebebiyle tehdidin Sırbistan tarafındaki inandırıcılığı zayıftı. Bu olumsuzluklara rağmen NATO Sırbistan’a iki kez süre uzatımı vermiş ve Kosova politikasını gözden geçirme imkânı tanımıştı. Süreç sonunda sınırlı bir başarı elde edilmiş 2000 silahsız gözlemcinin Kosova’ya yerleşmesi Sırbistan tarafından kabul edilmişti. Ancak hem Kosova Özgürlük Ordusu’nun hem de Sırbistan’ın bu geçici çözümden memnun olmadıkları ve çatışmaların yeniden başlayacağı tahmin edilmekteydi. Beklenen oldu ve NATO Sırbistan’a ya çatışmaları durdurmasını ya da hava saldırısı ile karışılacağını duyurdu. Sınırlı güç kullanımı tehdidini gerçekleştiren NATO 78 gün süren hava saldırı neticesinde Miloseviç yönetimini masaya oturmaya ikna etmiştir. Zorlayıcı diplomasinin başarıya ulaştığı bir başka örnek olay da 2003 yılında Libya’daki Kaddafi rejiminin kitle imha silahları programından vazgeçmesidir. Güç kullanma tehdidi, rejim değişikliği talep edilmeyeceği yönündeki garanti, tehdidin inandırıcılığı ve Kaddafi’ye kitle imha silahları programından vazgeçmesi yönünde verilen süreler rejim üzerinde etkili olmuş ve başarılı bir sonuç elde edilmiştir.
Öte yandan zorlayıcı diplomasinin işe yaramadığı örnek olaylar da vardır. Örneğin 11 Eylül 2011 saldırıları sonrasında terör saldırılarını düzenleyenlerin yakalanmasını isteyen ABD’nin güç kullanma tehdidi, Taliban rejimince inandırıcı bulunmamıştı. ABD’ni olası bir kara operasyonunda da yenilgiye uğratacağını düşünen Taliban, tanınan süre zarfında terör zanlıları ile ilgili hiçbir şey yapmadığı gibi ABD’ne meydan okumayı da sürdürmüştü. Öte yandan ABD’nin sadece teröristleri ele geçirmeyi değil, bunun ötesinde de talepleri olacağı ve nihayetinde Taliban rejimini devirecekleri yönündeki kanı da Taliban tarafının talepleri reddetmesine neden olmuştur. Sadece hava saldırıları ile yeterli sonuç alınamayacağı kesinleşince kara birlikleri de devreye girmiş ve uluslararası bir operasyonla Afganistan’daki Taliban rejimi devrilmiştir. Bu örnek olayda kaba güce başvurma zaten zorlayıcı diplomasinin işe yaramadığının ve başarısız olduğunun bir göstergesi olmuştur.
Zorlayıcı diplomasinin kimi örnek olaylarda başarısız olmasının altında, o vakaya özel sebepler bulunabilir. Öte yandan devletlerin zorlayıcı diplomasinin gerektirdiği insani ve maddi külfetleri üstlenmekteki isteksizlikleri, uluslararası düzeyde kuvvetli itirazların gelmesi, hasmın terör örgütleri gibi devlet dışı bir aktör olması, koalisyonlarla yürütülecek zorlayıcı diplomasi süreçlerinde lider ülke eksikliği veya koalisyondaki fikir ayrılıkları, zorlayıcı diplomasinin saldırgan davranışta ısrar eden devlet ve karar alıcılardan çok o ülke halkına zarar vermesi gibi pek çok unsur zorlayıcı diplomasinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olabilmektedir.
Daha fazlası için:
Okuma Önerileri:
Kitap: Alexander L George, William E. Simons, David Kent Hall, Bruce W. Jentleson, Scott D. Sagan, Richard Herrmann, Paul Gordon Lauren ve Tim Zimmermann, The limits of coercive diplomacy, No. 296. Boulder, CO: Westview Press, 1994.
Kitap: Kenneth A Schultz, Democracy and coercive diplomacy, No. 76. Cambridge University Press, 2001.
Kitap: Alexander L George, Forceful persuasion: Coercive diplomacy as an alternative to war, US Institute of Peace Press, 1991.
Kitap: Robert J. Art ve Patrick M. Cronin, The United States and coercive diplomacy, US Institute of Peace Press, 2003.
İzleme Önerileri:
Panel: All Options Are on the Table: Threats and Coercive Diplomacy in Foreign Affairs, Carnegie Council for Ethics in International Affairs https://www.youtube.com/watch?v=g_6uvEWE8AI (Erişim Tarihi: 22 Kasım 2020).
Doç.Dr. Şevket Ovalı, Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 1996 yılında tamamlamıştır. Yüksek lisans derecesini Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan, doktora derecesini ise Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’ndan alan Doç Dr. Ovalı, 2004’ten bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Bir süre Hollanda Maastricht University College’da lisans ve lisansüstü dersler veren Ovalı’nın başlıca çalışma alanları, uluslararası güvenlik, Türk dış politikası, Türk-Yunan ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileridir. Doç. Dr. Ovalı, 2010’dan beri Uluslararası İlişkiler Dergisi’nin editörü olarak görev yapmaktadır.