Secopedia

Terörizm

Bu İçeriği Paylaşın

Terörizm, kişiler veya devlet dışı gruplar tarafından siyasi amaçlar doğrultusunda sivillere yönelik şiddet kullanma tehdidi veya şiddet eylemleri olarak tanımlanabilir. Uluslararası güvenlik literatüründe ve sahada terörizmin pek çok farklı tanımı bulunmaktadır ve kavramın nasıl tanımlanması gerektiği konusunda bir uzlaşıdan bahsedilemez. Ancak tüm tanımların üzerinde uzlaştığı noktalar; terör eylemlerinin siyasi amaçlarla yapılması, şiddet veya şiddet kullanma tehdidi içermesi ve terör eylemlerinin sivilleri hedef alması olarak sıralanabilir. Tanımlar arasındaki farklılıklar terörizm tanımını yapan kurumların içinde bulundukları bağlamdan, algıladıkları tehditlerden ve/veya siyasi bakış açılarından kaynaklanabilir.

Terörizm Soğuk Savaş’ın bitişiyle birlikte uluslararası güvenlik gündemine yerleşmeye başlamıştır. Daha önceleri devletlerin çoğunlukla kendi yetki sahaları çerçevesinde bir güvenlik meselesi olarak gördükleri terörizm, 1990’lardan itibaren diğer tüm yerel veya ulusal tehditler gibi uluslararasılaşmıştır. Terörizmin bu derece hızlı bir şekilde uluslararası güvenliğin gündemine yerleşmesinin arkasında Soğuk Savaş’ın bitişiyle ortaya çıkan güç boşlukları, Soğuk Savaş sırasınca bir şekilde baskılanan etnik ve dini gerilimlerin su yüzüne çıkması, küreselleşme süreci ile giderek kolaylaşan bilgiye ve silahlara erişim imkanları gibi faktörler bulunmaktadır. Bunların yanı sıra dünyanın pek çok yerinde iyice keskinleşen sosyo-ekonomik eşitsizlikler, toplumsal refahın eşitsiz dağılımı, adalet, sağlık ve eğitim gibi temel devlet hizmetlerine erişimin sınırlı veya hiç olmaması gibi faktörler de terörizmi bir araç olarak kullanmaya niyetlenen grupların ekmeğine yağ sürmüştür.

11 Eylül 2001’de 3000 sivilin ölümü ile sonuçlanan New York saldırıları tüm dünyanın dikkatini terörizme çekmiştir. 11 Eylül saldırılarının sonrasında Ekim 2002’de Endonezya Bali, 2004’te Rusya Beslan, 2006 ve 2008’de Hindistan Bombay’da gerçekleşen terör eylemleri son 20 yıl içinde gerçekleştirilen terör eylemleri içinde en fazla can kaybının yaşandığı olaylar olarak kayıtlara geçmişlerdir. Son 20 yıl içerisinde düzenlenen terör eylemlerinden en fazla etkilenen ülkeler Afganistan, Irak, Nijerya, Suriye, Pakistan, Somali, Hindistan, Yemen ve Filipinler olarak göze çarpmaktadır. Bu ülkeler sadece terör eylemlerinin sivillere verdiği kayıplarla değil milyarlarca doları bulan ekonomik kayıplarla da başa çıkmak zorunda kalmışlardır. Ekonomik kayıpların en fazla yaşandığı bölgeler ise sırasıyla Sahra altı Afrika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Asya-Pasifik ve Avrupa olmuştur. Yine son 20 yıl içinde terör saldırıları neticesinde en fazla can kaybı yaşanan bölgeler ise sırasıyla Kuzey Afrika’yı da içine alacak biçimde Ortadoğu, Güney Asya, Sahra altı Afrika, Asya-Pasifik, Rusya ve Avrasya ile Avrupa’dır.

Terör örgütlerinin kullandıkları taktiklerinin zaman zaman farklılıklar gösterse de büyük ölçüde benzeştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bombalama ve silahlı saldırılar, siyasi figürleri hedef alan suikastlar, rehin alma, kritik öneme sahip altyapı tesislerini hedef alan saldırılar ve intihar saldırıları gibi yöntemler pek çok terör örgütü tarafından kullanılmaktadır. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında sivil havacılık alanında alınan tedbirler neticesinde ise uçak kaçırma gibi eylemlerde keskin bir düşüş yaşanmıştır. Son dönemde risk analizlerinin merkezinde yer alan konu teröristlerin kitle imha silahlarına erişim olasılığının imkanlarının artmasıdır. Ham madde bulunmasının ve bu maddeyi işleyecek teknolojiye ulaşmanın güçlüğü teröristlerin nükleer silahlara erişimini neredeyse olanaksız kılsa da bilhassa kimyasal ve biyolojik silahların terör örgütleri tarafından ele geçirilmesi mümkündür.

Dünya Ticaret Merkezi Binalarının 11 Eylül Terör Saldırısı Sonrası Durumu

Terörizmle mücadele bugün tüm dünyanın ve özellikle de Transatlantik bölgesinin en önemli önceliğidir. NATO, 1999 ve 2010 tarihli stratejik konseptlerinde terörizmi Avrupa-Atlantik bölgesine yönelik en ciddi tehditlerden biri olarak tanımlarken örgütün bu tehdide karşılık verecek kabiliyetlere kavuşması öncelikli hedeflerden biri olmuştur. Tarihi boyunca devlet merkezli askeri tehditlere odaklanan NATO gibi bir kolektif savunma örgütünün terörizmle mücadele edecek esneklik ve kabiliyetlere kavuşması beklenenden çok daha hızlı gerçekleşmiştir. NATO 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında tarihinde ilk kez kurucu antlaşmanın 5. Maddesini işleterek ABD’ni hedef alan terör saldırılarının tüm üye devletleri hedef aldığını duyurmuş ve ABD’nin terörizmle mücadelesine destek vermiştir.

2003-2014 yılları arasında Afganistan’daki Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti misyonunu yürüten NATO, Afganistan’ın tekrar terör örgütlerinin serbestçe faaliyet göstereceği bir yer olmaması için büyük gayret sarf etmiştir. 2014 yılında sonra da NATO’nun Afgan hükümetine desteği devam etmiş ve Afgan güvenlik güçlerinin eğitilmesi programı sürdürülmüştür. 2016 yılındaki Varşova zirvesinde NATO’nun DAESH ile Mücadele Edecek Küresel Koalisyona AWACS uçakları aracılığı ile istihbarat sağlaması karar bağlanmış ve örgüt bu sayede terörizmle mücadeleye operasyonel desteğini sürdürmüştür. DAESH’in yenilgiye uğratılması sonrasında da sahadaki varlığını sürdüren NATO, 2017’den Irak güvenlik güçlerine verdiği eğitimler ve Afganistan’daki eğitim misyonu ile barışın korunması yönünde önemli katkılar sağlamıştır. NATO’nun 2019 sonrasındaki dönemde terörizmle mücadele gündeminde insansız hava araçları ile gerçekleştirilebilecek terör saldırılarını engelleme, siber saldırılara karşı hazırlıklı olma ve terör örgütleri tarafından gerçekleştirilebilecek olası bir kitle imha silahları saldırısına hazırlıklı olma gibi maddeler bulunmaktadır. 

Terörizmle mücadelede sadece askeri tedbirlere başvurmak tehdidin bertaraf edilmesi için yeterli değildir. Öte yandan sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi çözüm mekanizmalarının görmezden gelinmesi radikalleşmeyi ve terörizmin bir araç olarak görülmesinin teşvik etmesi kaçınılmazdır. Bunun bilincinde olan hükümetler ve uluslararası örgütler terörizmin finansmanının engellenmesi başta olmak üzere uluslararası girişimlerde bulunmuşlardır. Radikalleşmenin önlenmesi için yürütülen eğitim ve sivil toplumun desteklenmesi projeleri gibi girişimler de hem devletler hem de uluslararası örgütler tarafından desteklenmektedir. 

Daha fazlası için:

Okuma Önerileri:

  • Roman: Karan Mahajan, The Association of Small Bombs (2016)
  • Roman: John le Carré, The Little Drummer Girl (1983)
  • Roman: Joseph Conrad, The Secret Agent (1907)
  • Roman: Vince Flynn, Transfer of Power (1999)
  • Hoffman, Bruce. Inside terrorism. Columbia university press, 2006.
  • Pape, Robert A. “The strategic logic of suicide terrorism.” American political science review (2003): 343-361.
  • Victoroff, Jeff. “The mind of the terrorist: A review and critique of psychological approaches.” Journal of Conflict resolution 49, no. 1 (2005): 3-42.
  • Demir, Cenker Korhan. “Öğrenen Örgütler ve Terör Örgütleri Bağlamında PKK.” Uluslararası İlişkiler 5, no. 19 (2008).
  • Demir, Cenker Korhan. “Terörizmle Mücadelede Görüşmeler.” Uluslararası İlişkiler 10, no. 38 (2013).
  • Demir, Cenker Korhan. “Terörizm ve Terörizmle Mücadele.” Güvenlik Yazıları Serisi 26 (2019).
  • Kurtuluş, Şehmus. “Terörizmin Uluslararası Ceza Divanının Yargı Yetkisi Dışında Bırakılmış Olmasına Dair Türkiye’nin İtirazlarının Yeniden Değerlendirilmesi.” Uluslararası İlişkiler 16, no. 64 (2019).
  • Küçükcan, Talip. “Terörün Sosyolojisi: Toplumsal Kökenleri Anlama İmkanı.” Uluslararası İlişkiler 6, no. 24 (2009).

İzleme Önerileri:

Dinleme Önerileri:

  • Black Eyed Peas ft. Justin Timberlake – Where Is The Love? (11 Eylül terör saldırıları hakkında yazılmıştı)
  • Mark Knopfler ft. Emmylou Harris – If This is Goodbye (11 Eylül terör saldırıları hakkında yazılmıştı)
Şevket Ovalı

Doç.Dr. Şevket Ovalı, Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 1996 yılında tamamlamıştır. Yüksek lisans derecesini Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan, doktora derecesini ise Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’ndan alan Doç Dr. Ovalı, 2004’ten bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Bir süre Hollanda Maastricht University College’da lisans ve lisansüstü dersler veren Ovalı’nın başlıca çalışma alanları, uluslararası güvenlik, Türk dış politikası, Türk-Yunan ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileridir. Doç. Dr. Ovalı, 2010’dan beri Uluslararası İlişkiler Dergisi’nin editörü olarak görev yapmaktadır.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work