Teknik olarak otonom ya da uzaktan kumanda ile hareket eden (insansız) askeri amaçlı hava, deniz ve kara araçlarının tamamı askeri robot kategorisinde olmakla birlikte, popüler olarak askeri robot kavramı daha çok kara araçları için kullanılmaktadır. İnsansız kara araçları (Unmanned Ground Vehicle -UGV), askeri amaçlar için kullanılan ve değişik derecelerde otonom hareket yeteneği ya da uzaktan kumanda yoluyla işletilen robotik kara araçlarını tanımlar. Bu araçlar gözetleme, keşif, hedef tespiti ve silah taşıma dahil olmak üzere çeşitli görevler için kullanılabilirler.
Askeri robotlar, bir insan operatör tarafından uzaktan çalıştırılabilir veya otonom olarak çalışacak şekilde programlanabilir. Bilgi toplamak için çeşitli sensörler ve kameralarla donatılabilirler ve çeşitli görevleri yerine getirmek için silahlar veya başka faydalı yükler ile donatılabilirler. Askeri robotlar, bir yandan askeri operasyonlarda verimliliği ve etkinliği artırma, personel kayıplarını engelleme potansiyeline sahipken, etik ve yasal sorunları da gündeme getirmektedir. Özellikle silahlı askeri robotların geçerli uluslararası savaş kanunlarınca yeterince ele alınmayan bir konu olması, bu tür sistemlerin savaş suçlarına karışması ve sivillerin güvenliğine dair endişelere yol açmaktadır.
Askeri robotların tarihi 1. Dünya Savaşına dek uzanır. Fransızlar 1916 yılında Schneider uzaktan kumandalı tara torpidosu adında patlayıcı başlık taşıyan uzaktan kumandalı bir kara aracını ilk defa muharebe koşullarında kullanmıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında Alman ordusu Goliath adında telle uzaktan kumanda edilen paletli bir mayın geliştirmiştir. Kızılordu ise 1930’lardan itibaren hafif tank şasileri üzerine radyo kumandası ile çalışan sistemler yerleştirerek teletank adındaki ilk silah taşıyan askeri robotları üretmiştir. Soğuk Savaş sırasında da hem ABD hem de Sovyetler Birliği İHA ve SİHA kategorileri başta olmak üzere çeşitli amaçlar için askeri robot teknolojisi geliştirmiştir. İki süper gücün yanısıra İngiltere, Fransa, İsrail, Çin gibi çok sayıda ülke özellikle 1980’lerden itibaren bu teknolojileri geliştirerek kara, hava ve deniz askeri robotları üretmeyi başarmıştır.
Askeri robotların yaygınlaşması, Soğuk Savaş sonrasında değişen uluslararası koşullara ve özellikle 21. Yüzyılda gerçekleşen elektronik donanım, yazılım ve iletişim teknolojisi atılımlarına bağlıdır. İlk olarak ABD tarafından muharebe koşullarında kullanılan Predator drone’larını çok bu araçların silahlı modelleri (SİHA) izlemiştir. 11 Eylül 2001 Saldırıları sonrasında ABD’nin özellikle Pakistan ve Afganistan’daki operasyonlarında SİHA’lar etkinlikle kullanılmıştır. Son dönemde ise Libya, Suriye, Karabağ ve son olarak Ukrayna savaşlarında Türk yapımı SİHA’lar savaşta önemli rol oynamıştır. Uçan askeri robotlara paralel olarak çok sayıda ve tipte İnsansız Kara ve Deniz Aracı da geliştirilmiştir. Bunlar arasında devriye, keşif, mayın tarama ve imha için kullanılan İnsansız Suüstü Araçları (Unmanned Surface Vehicles –USV) donanma ve sahil güvenlik operasyonlarının maliyet ve riskini ciddi biçimde azaltırken aynı araçların kara versiyonları da tehlikeli sınır bölgeleri ve muharebe alanlarında rutin olarak kullanılmaktadır. Askeri robot teknolojisinde çığır açma potansiyeli olan iki temel alan söz konusudur: Yapay zeka ve kara robotlarının elektromekaniğindeki ilerlemeler. Bunlardan birincisi, otonom askeri robotlar çağını başlatmıştır. Üzerlerindeki yapay zeka ile donatılmış bilgisayar sistemleri sayesinde uzaktan kumandaya büyük ölçüde ihtiyaç duymayan yeni nesil askeri robotlar, önceden sağlanan görev parametreleri çerçevesinde kendi kendilerine (otonom) hareket edebilmektedir. Günümüzde, Türkiye’de üretilen Kargu mini SİHA dronundan Sırp üretimi paletli mini kara aracı Milos’a dek çok sayıda ve tipte Öldürücü Otonom Silah (Lethal Autonomous Weapon –LAW) kullanımdadır.
İkinci çığır açıcı teknoloji ise kara robotlarının hareket repertuarı ve menzil çapını dramatik biçimde geliştiren elektromekanik alanındaki ilerlemelerdir. Bu bağlamda sivil amaçlı robotların gelişiminde Boston Dynamics şirketinin geliştirdiği insansı robot Atlas ve dört ayaklı köpek robot Spot çığır açacak buluşlar olarak görülmektedir. Her iki robot da halen sivil alanda yük taşımacılığından arazi keşfine çeşitli amaçlarla kullanılmakta olup, askeri amaçlara yönelik konfigürasyonları üzerinde de çalışılması söz konusu olmuştur. Ancak Ekim 2022’de genel amaçlı robotlar üreten başlıca şirketler Agility Robotics, ANYbotics, Boston Dynamics, Clearpath Robotics, Open Robotics ve Unitree, ortak bir yazılı açıklama ile “Genel amaçlı robotların silahlandırılmasına karşı olduklarını” ilan etmişlerdir. Bu karşıtlığın temel nedeni, kamuoyunun yapay zeka destekli LAW tipi askeri robotlara güvensizliğidir. Özellikle 2008 sonrasında yoğunluk kazanan ABD hükümetinin Küresel Terörle Savaş çerçevesinde SİHA kullanımının yarattığı potansiyel insan hakları ihlalleri bu güvensizliği haklı çıkartacak örnekler üretmiştir. Predator drone’ları ile Pakistan ve Afganistan’daki operasyonlara katılan pilotların ifşaatları, birden fazla durumda tamamen yanlış zamanda ve yanlış yerde bulundukları için sivillerin öldürüldüğü izlenimini vermektedir. İnsan kumandalı askeri robotlarla yapılan bu hataların, ileride LAW tipi otonom öldürücü silahlar söz konusu olduğunda ne gibi sonuçlara yol açacağı, devam eden bir tartışma konusudur.
Daha fazlası için:
Okuma Önerileri
Kitap: David Axe ve Steve Olexa, War Bots: How U.S. Military Robots Are Transforming War in Iraq, Afghanistan, and the Future, Michigan, Nimble Books LLC, 2008.
Kitap: Michael Barnes ve Florian Jentsch (der.), Human-Robot Interactions in Future Military Operations, Florida, CRC Press, 2017.
Makale: Güzide Karakuş ve İbrahim Gönen, “Askeri Alanda Endüstri 4.0 Uygulamaları”, Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi, Özel Sayı 43, s. 104-109, Kasım 2022.
Röportaj: Democracy Now, “A Drone Warrior’s Torment: Ex-Air Force Pilot Brandon Bryant on His Trauma From Remote Killing”, 25 Ekim 2013, https://www.youtube.com/watch?v=i_l6ec62l6I (Erişim Tarihi: 15 Kasım 2022).
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Tuğtan, 2008 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Doktora derecesini 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi programından almıştır. Uzmanlık alanları Türk-Amerikan İlişkileri, Güncel Dünya Politikası ve Güvenlik çalışmalarıdır.