Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) 1973 Petrol Krizi’nin ardından 18 Kasım 1974’te petrol tüketicisi ülkelere tarafından kaynakların güvenliğini sağlamak amacıyla kuruldu. UAE’nin enerji güvenliği bağlamında kurulmuş ilk uluslararası platform olduğu söylenebilir. Dünyayı hem teori hem de pratikte enerji güvenliği kavramı ile tanıştıran 1973 Petrol Krizi, ilk olarak Bretton Woods sisteminin 1971’de çökmesinin ardından doların değer kaybetmesi nedeniyle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) petrol fiyatlarını artırması ile tetiklendi. 1973 Arap-İsrail (Yom Kippur) Savaşı’nda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İsrail ordusuna destek vermesine karşılık olarak, Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü’nün (OAPEC) İsrail’i destekleyen devletlere petrol ambargosu uygulaması ile zirve noktasına ulaştı.
Sanayileşmiş ülkelerin petrol ithalatına bağımlılık konusundaki kırılganlıklarını ortaya çıkaran petrol krizine karşılık Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) çerçevesinde özerk bir kurum olarak tasarlanan UEA’nın kurucu üyeleri Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Almanya, İrlanda, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, Birleşik Krallık ve ABD’dir. Ajans ilk olarak petrol arz güvenliğini ve bu alanda siyasi iş birliğini sağlamak, bu kapsamda petrol arzındaki potansiyel kesintilere etkili şekilde yanıt vermek üzere kolektif bir mekanizma kurmak ve enerji tasarrufu politikaları geliştirmekle yetkilendirildi.
Uluslararası Enerji Ajansını kuran anlaşmanın imzalanması, 18 Kasım 1974.
Kaynak: https://www.iea.org/about/history
Enerji güvenliğini artırmak için UEA tarafından uygulanması planlanan başlıca mekanizmalardan biri stratejik petrol rezervlerinin oluşturulmasıydı. Üye ülkeler, en az 90 günlük net petrol ithalatına eşdeğer acil durum petrol stokları tutmayı taahhüt ederek petrol arzındaki kesintilere karşı kolektif bir tampon oluşturdular (IEA, 2023). Daha hızlı ve esnek bir müdahale mekanizması olması amaçlanan Koordineli Acil Müdahale Tedbirleri (CERM) 1984 yılında hayata geçirildi. CERM, petrol rezervlerinden ne zaman yararlanılması gerektiğine dair bir dizi ilke de içeriyordu. Aynı zamanda üyeler, acil bir durum sırasında genel petrol talebini azaltmak için talep kısıtlama önlemleri uygulamayı da kabul ediyordu. Bu mekanizma ilki 1991’deki ABD-Irak savaşı sürecinde, ikincisi 2005’te Meksika Körfezi’nde meydana gelen ve ABD’nin Louisiana ve Mississippi eyaletlerindeki petrol üretim, dağıtım ve rafineri tesislerini çalışmaz duruma getiren kasırga afetinde ve son olarak 2011’de Libya’daki iç savaştan dolayı petrol arzındaki kesintiye yanıt olarak üç kez hayata geçirildi (Florini, 2011:41-42).
Ajans başta krize müdahale ve koordinasyona odaklanmışsa da zamanla yetki alanı, iklim değişikliği, karbonsuzlaştırma, enerji verimliliği, uygun maliyetli ve sürdürülebilir enerji sistemlerinin sağlanması gibi giderek daha geniş bir yelpazedeki enerji konularını kapsayacak şekilde genişledi.
Esasında UEA’nın misyonunun genişlemesi ve buna bağlı kurumsal evrimi, küresel enerji ortamının dinamik doğasını yansıtmaktadır. Petrol krizi sırasında acil müdahale mekanizması olarak ortaya çıkan UEA, bugün enerji güvenliğini çok yönlü ele alan ve uluslararası enerji politikalarının şekillendirilmesinde merkezi rol oynayan bir kuruluş haline gelmiştir.
1990’lı yıllardan itibaren UEA doğal gaz ve elektrik de dahil olmak üzere diğer enerji kaynaklarını kapsayacak şekilde odak noktasını petrolün ötesine genişletmekle kalmadı, ayrıca enerji verimliliği, çevresel sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerjiyle ilgili konuları da ele almaya başladı. Enerji sorunlarının küresel niteliğini kabul eden UEA, OECD üyesi olmayan ülkelerle de ilişki kurmaya başlayarak Arjantin, Brezilya, Çin, Mısır, Hindistan, Endonezya, Fas, Tayland, Singapur, Güney Afrika ve son olarak 2022 yılında UEA’ye üye olan Ukrayna gibi üye olmayan kilit ülkelerle ortaklıklar ve iş birliği mekanizmaları kurdu.
UEA’nın 1998 yılından beri yıllık olarak yayımladığı ‘Dünya Enerji Görünümü Raporu’, (World Energy Outlook) politika yapıcılar, sektör ve kamuoyu için küresel enerji eğilimlerini gösteren ve gelecek senaryoları sunan önemli bir kaynak, UEA ise enerji politikası analizi konusunda önde gelen kurum haline geldi.
2000’li yıllar, enerji jeopolitiğindeki değişimlerle de paralel olarak UEA’nın yeni dinamikler karşısında kendini yenileme ve geliştirme dönemi oldu. Bu bağlamda en büyük dönüşüm 2015 yılında ajansın yönetimine geçen Fatih Birol’un başlattığı kapsamlı modernizasyon programıdır. Programın temel amacı, ajansı küresel bir enerji odağı haline getirmekti. Gelişmekte olan ekonomilerle ilişki kurma, yetki alanını genişletme, rekabeti sınırlama ve diğer aktörlerden yararlanma stratejilerini hayata geçiren program, UEA’nın ortaya koyduğu en geniş kapsamlı girişimdir (Downie, 2020: 4). Programla birlikte ajans, enerji verimliliği de dahil olmak üzere temiz enerji teknolojisine daha fazla odaklanmayı da gündemine aldı (IEA, 2023).
Bu kurumsal gelişmeler kapsamında UEA 2021 yılında “2050 yılına kadar Net Sıfır: Küresel Enerji Sektörü için Yol Haritası”nı (Net Zero by 2050: A Roadmap for the Global Energy Sector) yayımladı. Rapor, iklim değişikliği sorunu bağlamında kritik bir hedef olan küresel net sıfır emisyona ulaşmak amacını 2050 yılına kadar gerçekleştirmek için izlenecek yolun ana hatlarını çizmektedir. IEA’nın “2050’ye kadar Net Sıfır” girişimi, sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir enerji geleceğine geçişin aciliyetini vurgulayarak, kurumun yaklaşımında önemli bir değişimi temsil etmektedir.
2050 yılına kadar net sıfır enerji sistemine nasıl geçilebileceğine dair çok kapsamlı bir çalışma olan raporda, fosil yakıt projelerine yapılan yeni yatırımların durdurulması ve mevcut kömür santrallerinin aşamalı olarak kapatılması, 2030 yılına kadar yıllık enerji verimliliği iyileştirmelerinin iki katına çıkarılması ve verimliliği artırmak ve emisyonları azaltmak için elektrikli araçlara daha fazla güvenilmesi vurgulanmaktadır. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarının merkezi olmayan şebekelere entegrasyonu önerilmekte ve net sıfır emisyona ulaşmada inovasyon ve teknoloji kullanımının kritik rolünün altı çizilmektedir (IEA, 2021; World Energy Outlook, 2022).
UEA’nın 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma taahhüdü, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalarda iklim krizini etkili şekilde ele almanın önem ve aciliyetinin giderek daha fazla kabul edildiğini gösteren önemli bir gelişmedir. Nitekim 30 Kasım 2023’te başlayan 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (Conference of Parties) COP28’de karbon emisyonlarının 2050’den de önce sıfıra indirilmesi hedefi ile yola çıkılmıştır. COP28’de etkin bir rol oynayan ve hatta kendisini ‘enerjide global otorite’ olarak tanımlayan UEA, COP28’in temel aktörlerinden birisidir.
1970’lerdeki petrol krizine yanıt olarak kurulan, fakat gelinen noktada enerji güvenliğini tüm boyutlarıyla ele alan UEA’nın bu süreçte karşılaştığı zorluklardan da söz edilmesi gerekir. Öncelikle hedeflenen temiz enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji hedefleri için gereken yatırımlar küresel olarak trilyonlarca dolar değerinde, diğer bir deyişle devletlerin üstlenmekten kaçınacakları kadar yüksektir. Jeopolitik gerilimler ve başta siber güvenlik olmak üzere güvenlik sorunları da zorluklar arasında sayılmalıdır. Ayrıca, her ne kadar kendisini küresel otorite olarak tanımlasa da UEA’nın bu yönde rakibi olan başka örgütlenme örnekleri de bulunmaktadır. Bunlar arasında petrol tüketen ülkeler ile OPEC üyeleri arasında bir diyalog olarak 1991’de kurulan Uluslararası Enerji Forumu (IEF), Enerji Şartı Anlaşması (ECT) ve son olarak 2009’da kurulan ve UEA’nın odak noktasının yenilebilir enerji olup olmadığı tartışmalarında rol oynamış olan Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) sayılabilir. Aynı zamanda, enerji verimliliği konusunda iş birliğini geliştirmeyi amaçlayan faaliyetleri 2019’da Enerji Verimliliği Merkezi’ne (EEH) devredilen Uluslararası Enerji Verimliliği İşbirliği Ortaklığı ile temiz enerjiyi geliştiren politikaları teşvik etmeyi amaçlayan Temiz Enerji Bakanlıkları (CEM) gibi uluslararası üst-düzey forumlar da kurulmuştur. Bu şekilde çok sayıda benzer özellikte kurumun varlığı, UEA’nın enerji alanındaki odak aktör olma iddiasını sorgulanır hale getirmiştir (Downie, 2020: 3).
Okuma önerileri
Makale: Florini, Ann, “The International Energy Agency in Global Energy Governance”, Global Policy, No 2, Special Issue, 2011: 40-50.
Makale: Downie, Christian, “Strategies for Survival: The International Energy Agency’s Response to a New World”, EnergyPolicy, No 141, 2020: 1-7.
Rapor: IEA, Net Zero by 2050: A Roadmap for the Global Energy Sector, 2021, https://www.iea.org/reports/net-zero-by-2050.
Doç. Dr. Fulya Aksu, İstanbul Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora derecesini 2011 yılında Ankara Üniversitesi’nden ‘Dış Politika ve Kimlik: İnşacı Perspektiften Türk Dış Politikasının Analizi’ başlıklı teziyle alan Aksu’nun akademik ilgi ve çalışma alanları, uluslararası ilişkiler teorileri, savaş ve güvenlik çalışmaları ile Türk dış politikasıdır. Doç. Dr. Aksu’nun bu alanlarda, aralarında ‘The Transatlantic Link in Turkey’s Middle Power Identity’, ‘İlkçağlardan Günümüze Haklı Savaş’, ‘Türkiye’de Güvenlik: Algı, Politika, Yapı’, ‘NATO’nun Stratejik Konseptleri’ başlıklı çalışmaları bulunan birçok yayını mevcuttur.