Secopedia

NATO-AB İşbirliği

Bu İçeriği Paylaşın

Üyelerinin çoğu ortak olan, ortak değerlere ve benzer tehdit algılamalarına sahip NATO ve Avrupa Birliği (AB) ortak çıkarlara ilişkin konularda işbirliği yapmakta, kriz yönetimi, yetenek geliştirme ve siyasi istişarelerde yan yana çalışmaktadır.

Kaynak: https://www.nato.int/docu/review/articles/2003/09/01/taking-eu-nato-relations-forward/index.html

Her iki örgüt de Avrupa’da barış ve güvenlik dayanağında kurulmuş olmakla birlikte, Soğuk Savaş dönemi boyunca NATO askeri bir ittifak olarak savunmaya odaklanırken, AB savunma ve güvenlik yolunda atılan adımlarda başarılı olamamıştır. 1954 yılında kurulan Batı Avrupa Birliği (BAB) operasyonel olmaktan uzak olmuş, NATO bu dönem boyunca Batı Avrupa’nın güvenliği için temel çerçeveyi sağlamıştır. NATO-AB ilişkileri ve işbirliği ise daha çok NATO’nun sağladığı bu güvenlik çerçevesinin Avrupa’da entegrasyonun gelişmesine etkisi üzerine kurulmuştur. Bu dönemde NATO-AB işbirliğinin düzeyi konusunda tüm ortaklar arasında görüş birliği söz konusu değildi, özellikle Fransa’nın önderliğinde Avrupa’nın güvenliğini ABD’den bağımsız şekilde sürdürmesi gereğini savunan Avrupacılar ve NATO güvencesini öne çıkarmayı tercih eden Atlantikçiler şeklinde bir bölünme söz konusuydu (Açıkmeşe ve Dizdaroğlu, 2014: 139).

Soğuk Savaşın sona ermesi NATO-AB ilişkileri ve işbirliği açısından önemli değişimlere yol açtı. Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasıyla ortaya çıkan yeni güvenlik ortamına uyum, ortaya çıkan yeni devletler arasındaki silahlı çatışmalar ile Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarına entegrasyonu gibi gelişmeler Avrupa’nın güvenliğin belirleyici bir aktörü olması gerektiği düşüncesini beraberinde getirdi. Bu kapsamda Avrupa Birliği’ni kuran 1992 Maastricht Antlaşması, BAB’ın işlevlerini kademeli olarak AB’ye entegre ederek, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’nın (ODGP) temelini oluşturdu. Petersberg Deklarasyonu uyarınca, NATO’nun ortak savunma konusundaki yükümlülüklerine zarar getirmeyecek şekilde BAB’ın görevleri, insani yardım ve kurtarma, barışı koruma ve barış tesisi olarak belirlendi.

AB’nin güvenlik alanında bir aktör olmaya yönelik girişimleri beraberinde NATO ile AB arasındaki ilişkinin kurumsallaşmasını da getirdi. 2002’de “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına ilişkin NATO-AB Ortak Deklarasyonu” yayınlanmış ve NATO ile AB arasında bir stratejik ortaklık ilan edilmiştir. Bunu, AB’nin kendi operasyonlarında NATO kaynaklarını kullanmasını öngören “Berlin Artı” düzenlemeleri takip etti. Bu temelde AB 2003’te Kuzey Makedonya’da, NATO’nun Avrupa Yüksek Müttefik Komutan Yardımcısı’na (DSACEUR) bağlı olarak ilk barışı koruma operasyonu ‘Concordia’yı başlattı. Benzer şekilde, Aralık 2004’te Bosna-Hersek’teki NATO İstikrar Gücü (SFOR) operasyonundan AB liderliğindeki Althea Harekatı’na geçiş de Berlin Plus çerçevesinde gerçekleştirildi. Operasyonel düzeyde işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla AB Askeri Kurmay Başkanlığı bünyesinde NATO irtibat takımının faaliyet göstermesi (2005) ve NATO Müttefik Harekat Komutanlığı SHAPE’de bir AB Hücresi kurulması (2006) gibi düzenlemelere gidildi.

NATO ve AB, birbirini tamamlayan eşzamanlı operasyonlar da gerçekleştirmiştir. 2008’de Kosova’da NATO’nun KFOR misyonunu tamamlayıcı bir unsur olarak AB’nin EULEX misyonunu başlatması bir örnektir. Yine 2009 ve 2016 yılları arasında NATO ve AB, birlikte korsanlıkla mücadele misyonları (Ocean Shield Operasyonu ve Atalanta Operasyonu) gerçekleştirmiştir.

Bosna- Hersek’te NATO liderliğindeki İstikrar Gücü’nün (SFOR) AB’nin Althea operasyonuna yerine bırakma seremonisi (Aralık 2004). Kaynak: https://www.nato.int/docu/review/articles/2019/07/16/strengthening-eu-nato-relations/index.html

Soğuk Savaş sonrası dönemde NATO-AB işbirliği gittikçe gelişme göstermekle birlikte, esas dönüm noktası 2016’ta imzalanan Ortak Deklarasyon olmuştur. Bu deklarasyonla genel olarak hibrit tehditler, savunma sanayi, koordineli tatbikatlar, siber güvenlik ve deniz güvenliği alanlarında daha fazla işbirliği yapılması öngörüldü. 2018’de bir Ortak Deklarasyon daha imzalanarak askeri hareketlilik, terörle mücadele, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleerle ilgili risklere karşı direnç oluşturmak, kadın, barış ve güvenlik gündemini teşvik etmek gibi yeni işbirliği alanları belirlendi.

NATO ve AB, özellikle Rusya ve Çin tehdidi, terörizm, yıkıcı teknolojilerden kaynaklanan tehditlere karşı koyma doğrultusunda kendi stratejik düşüncelerinde birleştikleri bir noktaya ulaştı. Yine de NATO-AB işbirliği, üye devletler arasındaki siyasi gerilimlerin yanı sıra Avrupa’nın zayıf askeri yetenekleri ve yetersiz savunma harcamaları nedeniyle bir şekilde sınırlı kalmaktaydı. AB, 2017 yılında Avrupa Savunma Fonu’nun kurulması ve Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) mekanizması kapsamında çeşitli savunma projeleri yoluyla bu alanda önemli ilerlemeler kaydetti. PESCO’nun 23 AB üyesi ülke tarafından Kasım 2017’de imzalanması Avrupa savunması açısından tarihi bir gün olarak kabul edilmekte. Kapsamlı bir savunma paketi niteliğinde olan PESCO ile üye ülkelerin ortak savunma yeteneklerini geliştirmenin ve AB askeri operasyonları için uygun hale getirmenin hedeflendiği daimi bir savunma iş birliği çerçevesi oluşturuldu. PESCO’nun en önemli özelliği, AB’nin diğer savunma inisiyatiflerinden farklı olarak kararlarının bağlayıcı olmasıdır. Ancak PESCO’ya katılım gönüllülük esasına dayandırılmış, 25 üye ülke katılım göstermiştir. AB’nin NATO ile işbirliği bakımından bu kapsamlı girişimin AB’nin Avrupa’nın savunmasına daha kapsamlı katılımını sağlaması açısından olumlu etkileri olduğu açık olmakla birlikte, PESCO’nun NATO’ya alternatif olup olmadığı, bu açıdan NATO’yu zayıflattığı da yoğun olarak tartışılmıştır. PESCO’nun şu anda eğitimden deniz ve kara tatbikatlarına, siber ve askeri hareketliliğe kadar çeşitlilik gösteren alanlarda 48 projesi bulunmaktadır ve Avrupa Savunma Fonu aracılığıyla bu kapsamda AB, 2021-2027 dönemi için 7,9 milyar Euro tahsis etmiştir. Bu girişimler AB açısından önemli adımlardır, yine de PESCO projelerinin çoğunun ciddi şekilde gecikmiş göründüğü de gözden kaçmamalıdır (Maio, 2021: 8).

23 AB üye ülkesi Yapılandırılmış Kalıcı İşbirliği (PESCO) bildirisini imzaladı (23 Kasım 2017).
Kaynak: https://www.thedefensepost.com/2017/11/13/eu-states-sign-pesco-defense-pact/

Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgali Avrupa güvenliğinin asla hafife alınmaması gerektiğine dair bir çağrı ve transatlantik düzeyde de değişim için bir katalizör oldu. AB, güvenlik ve savunma için kısa sürede uzun vadeli bir Stratejik Pusula (Strategic Compass) benimserken (Mart 2022), NATO da 2022 Stratejik Konseptini yayınladı (Haziran 2022). NATO 2022 Stratejik Konsepti AB’yi NATO için benzersiz ve temel bir ortak olarak tanımlamakta ve güçlendirilmiş bir stratejik ortaklık çağrısında bulunmaktadır (Strategic Concept, 2022: 10). AB Stratejik Pusula’da, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının NATO’nun kolektif savunma için ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirterek AB’nin uluslararası barış ve güvenliği koruma yükünü daha fazla paylaşabilen bir ortak haline gelerek NATO’nun güçlendirilmesine ve daha güçlü bir Transatlantik ortak haline gelmesine yardımcı olacağını ifade etmektedir (A Strategic Compass, 2022: 14).

AB’nin Pusulası ile NATO’nun Stratejik Konsepti birebir stratejiler değildir, ancak her iki örgüt de coğrafyayı, üyeleri, ilgi alanlarını ve değerleri paylaştıkları için yaklaşımları örtüşmektedir. Her iki belge arasındaki en önemli örtüşme düzeyi, birbirini tamamlayıcılık söylemi üzerinden her iki örgütün daha iyi performans gösterebileceği rolleri belirleyen bir iş bölümü koordine etmesi gerekliliğidir. Stratejik Pusula’da savunma ve güvenlik açısından daha güçlü bir AB’nin NATO’yu tamamlayıcı olacağı doğrudan dile getirilmektedir. Bu bakımdan her iki belge incelendiğinde, AB’nin daha çok kriz yönetimine odaklanırken, caydırıcılık ve toprak savunmasının NATO stratejisinin odağında olduğu görülebilir. Bu kapsamda NATO ve AB’nin birbirini tamamlayıcı roller benimseyerek işbirliği düzeyini güçlendirmesinin doğrudan Avrupa güvenliği ve savunmasını güçlendireceği açıktır.

Daha Fazlası İçin:

Okuma Önerileri:

Fulya Aksu

Doç. Dr. Fulya Aksu, İstanbul Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora derecesini 2011 yılında Ankara Üniversitesi’nden ‘Dış Politika ve Kimlik: İnşacı Perspektiften Türk Dış Politikasının Analizi’ başlıklı teziyle alan Aksu’nun akademik ilgi ve çalışma alanları, uluslararası ilişkiler teorileri, savaş ve güvenlik çalışmaları ile Türk dış politikasıdır. Doç. Dr. Aksu’nun bu alanlarda, aralarında ‘The Transatlantic Link in Turkey’s Middle Power Identity’, ‘İlkçağlardan Günümüze Haklı Savaş’, ‘Türkiye’de Güvenlik: Algı, Politika, Yapı’, ‘NATO’nun Stratejik Konseptleri’ başlıklı çalışmaları bulunan birçok yayını mevcuttur.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work