Secopedia

Ekolojik Güvenlik

Bu İçeriği Paylaşın

İklim değişikliği gibi çevresel yıkımlara sebep olan sorunların var olduğu bir dünyada, ekosistemi korumak ve muhafaza etmek için gösterilen ortak çabayı temsil eden ekolojik güvenlik, en geniş anlamıyla, yaşamı ve biyolojik çeşitliliği destekleyebilecek istikrarlı ve dirençli bir çevrenin sürdürülmesi ve korunmasını ifade eder. Ekosistemlerin sağlığı, biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kaynak yönetimi ve antropojenik etkileri azaltan uygulamaların teşvik edilmesini kapsayarak geleneksel çevresel kaygılarının ötesine geçer. Ekolojik güvenlik, özünde insan faaliyetleri ile doğa arasındaki uyumu teşvik etmekle ilgilidir. İnsanın temel gereksinimlerini karşılamak amacıyla tek taraflı doğada var olan unsurları tüketmesinden ziyade, karşılıklı etkileşimin sağlandığı bir denge durumundan bahsedebiliriz. Ekolojik güvenlik için ekosistemi oluşturan canlı türleri, habitatları ve biyoçeşitlilik gibi bileşenlerin anlaşılması önemlidir.

Ekosistemlerin dayanıklılığına katkıda bulunarak değişen koşullara uyum sağlama kabiliyetlerini garanti altına alan biyolojik çeşitlilik, ekolojik güvenliğin temel taşlarından biridir. Habitat tahribatı, kirlilik ve iklim değişikliği gibi faktörlerin yol açtığı biyolojik çeşitlilik kaybı, ekolojik güvenlik için doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır. Nesli tükenmekte olan türleri koruma, habitatları muhafaza etme ve sürdürülebilir arazi kullanımını teşvik etme çabaları, biyoçeşitliliğin korunmasının temel bileşenleridir.

Resim 1: Orman Yangınları, Avustralya, 2019

Kaynak: https://www.nbcnews.com/science/environment/one-year-australia-s-devastating-wildfires-anger-grows-climate-change-n1256714

Öte yandan doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı da ekolojik güvenlik için hayati önem taşımaktadır. Kaynakların aşırı tüketimi, ormansızlaşma ve sürdürülebilir olmayan tarım uygulamaları çevresel bozulmaya, toprak erozyonuna ve ekosistem hizmetlerinin kaybına yol açmaktadır. Tarım, ormancılık ve balıkçılıkta sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi, ekosistemlerin uzun vadeli sağlığını ve gelecek nesiller için temel kaynakların mevcudiyetini sağlamak için zorunludur. Dolayısıyla, insan faaliyetlerinin yol açtığı iklim değişikliği, ekolojik güvenlik için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları ve yağış düzenindeki değişimler de ekosistemleri bozmakta ve mevcut çevresel zorlukları daha da kötüleştirmektedir. Bu kapsamda iklim değişikliği ile mücadele ve ekosistemlerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı direncinin artırılması ekolojik güvenliğin ayrılmaz bileşenleridir.

Ekolojik güvenlik söylemi, ekosistemlerin dayanıklılığıyla alakalı bir söylemdir ve bu da zaman, mekân ve türler arasında en savunmasız olanların korunmasını sağlar. Dayanıklılık, ekosistemlerin bozulma ve değişim karşısında yaşamı sürdürme ve örgütsel yapı ve işlevlerini koruma kapasitesi bağlamında tanımlanır. Bu söylemde sera gazı emisyonlarının acil azaltım eylemine öncelik verilmekte, fakat ekosistemlerin işlevselliğinin korunmasına yardımcı olacak şekilde iklim değişikliğine uyum için bir miktar alan bırakılmaktadır. Çevreye, önlenebilir zarar veren aktörlerin, zarar verme kapasitelerine bağlı olarak, çevre sorunlarıyla mücadele açısından sorumlulukları olduğu açıktır. Nihayetinde burada söz konusu olan, aktörlerin iklim değişikliği-güvenlik ve ekosistem-güvenlik ilişkisinin farkında olmalarıdır.

Kaynak: https://www.baamboozle.com/study/335789

İklim değişikliği, ekosistemin türlerini, habitatlarını, biyoçeşitliliğini ve hizmetlerini çok yönlü şekilde etkilemektedir. Örneğin, artan küresel sıcaklıklar bitki ve hayvanların davranışlarını ve yaşam döngülerini tehdit etmektedir. Birçok tür belirli sıcaklık aralıklarına uyum sağlamıştır ve küçük değişiklikler bile bu türlerin doğal düzenlerini bozabilir. Yağış ve kar erimesi zamanlamasındaki değişimler de dahil olmak üzere yağış düzenindeki değişiklikler, su mevcudiyetini ve toprak nemini etkileyerek bitkilerin büyümesini engelleyebilir, habitatlarını değiştirebilir ve türlerin dağılımını bozabilir.

Benzer şekilde, eriyen buzullar ve buz örtüsü, deniz seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmaktadır. Bu durum kıyı ekosistemleri için bir tehdit oluşturmakta ve tuzlu bataklıklar ve mercan resifleri gibi habitatların sular altında kalmasına yol açmaktadır. Öte yandan, iklim değişikliği nedeniyle kasırgalar, kuraklıklar, seller gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve yoğunluğu da artmaktadır. Bu olaylar habitat tahribatına, biyoçeşitlilik kaybına ve ekosistem dinamiklerinde bozulmalara yol açmakta, birçok türün değişen iklim koşullarına yanıt olarak coğrafi alanlarını değiştirmesine neden olmaktadır. Bu durum av-avcı ilişkileri ile rekabet dinamiklerinin değişmesine ve belirli türlerin etkileşimine dayanan ekosistemlerde bozulmalara yol açabilmektedir.

İklim değişikliği çiçeklenme, göç ve üreme gibi biyolojik olayların zamanlamasını da etkiler. Bu da türler arasındaki uyumsuz fenolojik modellere (doğal olayların tekrar etme zamanlarını inceleme) neden olabilir ve ekosistemler boyunca kademeli etkilere sahip olabilir, besin ağlarını ve ekosistem işleyişini etkileyebilir. Dolayısıyla, iklim değişikliğinin kümülatif etkileri biyolojik çeşitliliğin kaybına sebep olmaktadır. Uyum sağlayamayan veya göç edemeyen türler, nüfus azalması veya yok olma ile karşı karşıya kalmakta ve bu da genel biyoçeşitliliğin azalmasına yol açmaktadır.

Örneğin, bahar mevsimlerindeki ısı değerlerinin daha erken hissedilmeye başlanması, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) doğu kıyısındaki 28 göçmen kuş türünün daha erken yuvalamasına yol açmıştır. Kışı ABD’nin güneyinde geçiren kuzeydoğulu kuşlar, ilkbaharda bir asır öncesine göre 13 gün daha erken kuzeye dönmüştür. Benzer şekilde, 2004 yılında, Britanya’nın Kuzey Denizi kıyılarındaki üreme kolonilerinde yuva yapan on binlerce uzun ömürlü, yavaş üreyen deniz kuşu, okyanus ısınması ve iklim değişikliğine bağlı olarak Kuzey Denizi deniz ekosistemlerinde meydana gelen büyük ölçekli değişikliklere hiç yavru büyütememiş, gıda kıtlığı nedeniyle açlık çeken yetişkin kuşlar yumurtadan çıkan yavruları yemiştir. Halen Avrupa ve Kuzey Amerika’daki bölgelerine dönüşte olan uzun mesafeli göçmen kuşlar, göç yollarının diğer kısımlarındaki besin kaynaklarından uzakta olduklarından bu bölgelerdeki değişiklikleri öngörememekte, bu nedenle bazı türler küresel ısınma nedeniyle ilkbaharda üreme alanlarına varış tarihlerini değiştirmekte, bu da besinleri olan böceklerin mevcudiyetini takip etme konusunda sorun oluşturmaktadır. Bu durum, uzun mesafeli göçmen kuşları yerleşik kuşlara göre daha büyük bir iklim değişikliği tehdidine maruz bırakmaktadır.

Kaynak: https://news.cgtn.com/news/3d3d414f3145544f30457a6333566d54/index.html

Ekolojik güvenlik, gezegeni korumaya ve şimdiki ve gelecek nesillerin refahını sağlamaya yönelik bütüncül bir yaklaşımdır. Ekolojik güvenlik insanların, biyolojik çeşitliliğin içsel değerini kabul ederek, sürdürülebilir kaynak yönetimini teşvik ederek, iklim değişikliğini göz önünde bulundurarak ve küresel iş birliğini geliştirerek, doğal dünya ile uyumlu bir şekilde çalışmasını gerektirmektedir. Ekolojik güvenlik sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda insanlığın var olmasını sağlayan gezegenin sürdürülebilirliği ve dayanıklılığına yönelik bir taahhüttür.

Okuma Önerileri:

Makale: McDonald, Matt, “Discourse of Climate Security”, Political Geography, Cilt 33, 2013: 42-51.

Makale: McDonald, Matt, “Climate Change and Security: Towards Ecological Security?” International Theory, Cilt 10, No 2, 2018: 153-180.

Kitap: McDonald, Matt, Ecological Security, Cambridge, Cambridge University Press, 2021.

Makale: Jayaram, Dhanasree, “A Global South Perspective on ‘Ecological Security’ ”, New Perspectives, Cilt31, No 1, 2023: 31-38.

Rapor: Smith, Dan ve Rod Schoonover, “Five Urgent Questions on Ecological Security”, SIPRI, 2023, https://www.sipri.org/publications/2023/sipri-insights-peace-and-security/five-urgent-questions-ecological-security

Dinleme/İzleme Önerisi:

Video: 2030 EU Biodiversity Strategy, European Commission, https://www.youtube.com/watch?v=AkOaRmWi0Cg

Sezen Kaya Sönmez

Sezen Kaya Sönmez, Kadir Has Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler alanında doktora eğitimine devam etmektedir. Lisans ve yüksek lisans derecelerini Çukurova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamıştır. Araştırma alanları çevresel güvenlik, iklim güvenliği, iklim değişikliği ve Kopenhag Okulu’na odaklanmaktadır.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work