Secopedia

Libya İç Savaşı

Bu İçeriği Paylaşın

2011’de Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan Arap Baharı, Mısır ve Tunus’ta iktidar değişimine yol açarken, Libya’da Muammer el-Kaddafi’nin 42 yıllık yönetimine karşı bir ayaklanmaya, ardından iç savaşa dönüştü ve sonunda uluslararası askeri müdahaleye yol açtı. 2011’in başlarında, Mısır ve Tunus gibi komşu ülkelerdeki protestolar Libya genelinde de patlak verdiğinde Kaddafi hükümeti protestolara karşı sert önlemler almış, orduyu konuşlandırmış, sivillere ve isyancı güçlere karşı tanklar kullanılmıştır. Kaddafi yönetiminin bu saldırılarına yanıt olarak BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Mart 2011’de Koruma Sorumluluğu’nu (responsibility to protect) devreye sokan, dolayısıyla uluslararası müdahaleye izin veren 1973 sayılı kararı kabul etti. BMGK’nin yetkilendirmesiyle NATO liderliğindeki bir ittifak, hava saldırıları düzenledi ve birkaç ay süren yoğun çatışmalardan sonra Ağustos 2011’de Kaddafi iktidardan indirildi. Bunun ardından Libya’da bir Geçici Ulusal Konsey (GUK) oluşturularak BM tarafından meşru temsilci olarak tanındı.

Muammer Kaddafi BM 64. Genel Kurulunda Konuşuyor, 2009
Kaynak: https://www.theguardian.com/world/2009/sep/23/muammar-gaddafi-general-assembly-speech

Yönetimin politikacılar, aşiret liderleri, eski subaylar, akademisyenler ve işadamlarından oluşan Konsey’e geçmesinden sonra Kaddafi muhalifler tarafından öldürüldü. Kaddafi’nin ölümü sonrası geçici hükümet, Temmuz 2012 için seçim karar aldı ancak ülkede güvenlik sorunları devam etti. Çeşitli silahlı gruplar -cihatçılar, İslami köktendinciler ve laik milliyetçi gruplar- ülkenin kontrolü için birbirleriyle çatışmaya devam ederken, bölgesel ve aşiret grupları arasında da çatışmalar meydana geldi. Mevcut istikrarsızlık ortamında yapılan seçimler sonucunda Mahmud Cibril liderliğindeki Ulusal Güçler İttifakı birinci sıraya yerleşirken Ulusal Geçiş Konseyi Milli Genel Kongre olarak düzenlendi. Cumhurbaşkanlığına Kaddafi karşıtlığıyla bilinen Muhammed Yusuf Magariyef getirildi. Ancak Cibril’in iktidarı uzun ömürlü olmayarak 2 ay içinde yerini Ali Zeydan’a bıraktı. Ancak Milli Genel Kongre’de İslamcıların güçlenmesiyle Zeydan da yaklaşık 2 yıl içinde istifa etmeye zorlandı. Bu siyasal istikrarsızlık ortamında radikal gruplar ve IŞİD gibi terör örgütleri ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar başladı. Milli Genel Kurul Mayıs 2014’te Müslüman Kardeşler ile bağlantılı Ahmet Maatik’in başbakanlığını ilan ettikten Kaddafi’nin generallerinden Halife Hafter’in ülkede askeri vesayet sistemi kurulması gereğine dair yaptığı açıklamayla ülkedeki güç mücadelesine katıldı ve Libya’daki istikrarsızlık ve çatışma ortamını yeni bir boyuta taşımış oldu.

Kaynak: https://www.independent.co.uk/voices/libyans-like-me-are-grateful-to-cameron-for-his-air-strikes-and-westerners-crying-imperialism-need-to-accept-that-a7307326.html

Hafter, ilk olarak radikal İslamcı karşı operasyon düzenledikten sonra parlamentoyu kontrolü altına alarak Milli Genel Kongre’yi tanımadığını ilan etti ve kendi oluşturduğu Temsilciler Meclisini göreve getirdi. Bu şekilde Libya parlamentosu, bir yanda “Tobruk Hükümeti” olarak adlandırılan Temsilciler Meclisi hükümeti ile “Ulusal Kurtuluş Hükümeti” olarak da bilinen Milli Genel Kongre olarak iki grup arasında bölündü. Böylece ülkedeki kaos ve çatışma ortamı varlığını sürdürmüş oldu. Libya’daki bu istikrarsızlığa son vermek amacıyla BM aracılığıyla başlatılan görüşmeler sonucunda 17 Aralık 2015’te Libya Siyasi Antlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti ülkenin tek meşru hükümeti olarak tanındı. Buna karşın Hafter Libya Siyasi Antlaşmasını reddetti ve ardından ülkenin kontrolünü ele geçirmek üzere harekete geçti. IŞİD’e karşı operasyonla başlayan Hafter, Bingazi de dahil birçok şehri ele geçirdi, bu nedenle ülkede çatışma ortamı kötüleşerek devam etti. Hafter 2019 yılı Nisan ayına gelindiğinde Trablus’un ele geçirilmesi emrini vererek operasyon başlatarak Trablus Uluslararası Havaalanını ele geçirdi.

12 Ocak 2020’de Rusya ve Türkiye’nin çağrısıyla taraflar Moskova’da bir araya geldi. Görüşmeler sonunda anlaşma imzalanması beklenmesine karşın Hafter anlaşmayı imzalamadan Moskova’dan ayrıldı. Türkiye bu kapsamda tek taraflı önlemler de almış 2 Ocak 2020’de Libya’ya asker gönderilmesini onaylayan Libya Tezkeresi TBMM’de kabul edilmişti. Tezkere 30 Aralık 2019’da Libya ile imzalanan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Libya hükümetinin çağrısına dayandırılmıştı.

Libya’da artan istikrasızlık ve çatışma dolayısıyla başlatılan önemli uluslararası girişimlerden biri de Almanya başbakanı Angela Merkel’in çağrısıyla ve BM Libya Özel Temsilcisi işbirliğiyle 19 Ocak 2020’de Berlin’de gerçekleştirilen uluslararası konferanstır. Konferansın temel amacı ilgili devletler arasında Libya krizi konusunda bir fikir birliği oluşturmak olarak belirtilmiş ve sonuç olarak taraflar Libya Temsilciler Meclisi’nin onaylamış olduğu hükümete destek olduklarını ve silah ambargosunun etkinleşmesi, askeri faaliyetlerin sonlanması gerektiği konusunda mutabık olduklarını açıkladıkları 55 maddelik bir bildiri yayınlamışlardır (Libya Üzerine Berlin Konferansı Sonuçları).

Berlin Konferans’ının açıklanan sonuçlarına dayalı olarak Avrupa Birliği (AB) de 31 Mart 2020’de İrini Operasyonu olarak adlandırılan (EUNAVFOR MED IRINI) bir askeri operasyon başlattı. Misyonun temel görevi BM’nin Libya’ya yönelik silah ambargosunun uygulanması olarak belirlendi. Yasadışı petrol ve petrol ürünleri ihracatı hakkında bilgi toplamak ve izlemek, insan kaçakçılığı ağlarının bozulmasına yardımcı olmak ve Libya Sahil Güvenlik ve Donanmasının kapasite geliştirme ve eğitimini desteklemek de ikincil görevler tanımlandı.

Konferansın sonuçlarından birisi de BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından önerilen iki tarafın belirleyeceği 5’er üyeden oluşan askeri bir komite olan “5+5 Ortak Askeri Komite”sinin (5+5 Joint Military Committee) oluşturulması ve BM himayesinde Şubat 2020’de görüşmelere başlaması oldu.

Bu süreçte 2020 yılı Nisan ayına kadar ülkenin %90’ına yakınana hakim olan Hafter güç kaybederken Ulusal Mutabakat Hükümeti Barış Fırtınası Operasyonu’nu başlatarak Hafter’in ele geçirdiği yerleri geri almaya başladı. Nihayetinde 21 Ağustos 2020’de Trablus ve Tobruk yönetimleri ateşkes ilan etti. Ateşkesle Sirte’de ortak polis güçleri tarafından korunacak yeni bir başkanlık konseyinin oluşturulması, petrol üretiminin yeniden başlatılması, seçimin 2021’de yapılması ve yabancı güçlerin ülkeden ayrılması kabul edildi.

Kalıcı ateşkes görüşmeleri BM himayesinde gerçekleşti ve görüşmeler sonucunda 23 Ekim 2020’de  ateşkes anlaşması imzalandı. Ateşkes anlaşması, paralı askerlerin geri çekilmesi, ana yolların açılması, siyasi veya aşiret mensubiyetlerine dayalı tutuklamaların durdurulması, esirlerin değişimi gibi maddelerden oluşmaktadır. Anlaşmanın hükümlerinin uygulanması, “5+5 Komitesi”ne verilmiştir. Ateşkes anlaşmasının ardından, 9 Kasım 2020’de BM himayesinde, BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) öncülüğünde Libya Siyasal Diyalog Forumu görüşmeleri başlatıldı ve Libya’da seçimlerin 24 Aralık 2021’de yapılması kararlaştırıldı. Ancak süreç seçimlerin ve anayasa reformunun ertelenmesi nedeniyle kesintiye uğradı. 2022 yılı sonunda dahi ülkedeki mevcut siyasi bölünmenin yarattığı sorunlar, yabancı savaşçıların varlığı ve silah ambargosu ihlalleri, düzensiz göç akışları ve insan kaçakçılığı sorunlarıyla da birleşerek kalıcı bir çözüm ihtimalini tehlikeye atıyor görünmektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin Aralık 2022’de yaptığı açıklamada Libya’daki anayasal krize son verilmesi gerektiğini belirterek, bir yıldan fazla süredir ertelenen seçimlerin yapılması çağrısında bulunmuş olması (Security Council Press Statement on Libya), ateşkesten bugüne çok da fazla yol kat edilmediğinin bir göstergesi olarak alınabilir.

Okuma Önerileri:

  • Kitap: Henriksen, Dag, and Ann Karin Larssen, Political Rationale and International Consequences of the War in Libya, Oxford, 2016.
  • Belge: Security Council Press Statement on Libya. https://press.un.org/en/2022/sc15156.doc.htm.
Fulya Aksu

Doç. Dr. Fulya Aksu, İstanbul Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora derecesini 2011 yılında Ankara Üniversitesi’nden ‘Dış Politika ve Kimlik: İnşacı Perspektiften Türk Dış Politikasının Analizi’ başlıklı teziyle alan Aksu’nun akademik ilgi ve çalışma alanları, uluslararası ilişkiler teorileri, savaş ve güvenlik çalışmaları ile Türk dış politikasıdır. Doç. Dr. Aksu’nun bu alanlarda, aralarında ‘The Transatlantic Link in Turkey’s Middle Power Identity’, ‘İlkçağlardan Günümüze Haklı Savaş’, ‘Türkiye’de Güvenlik: Algı, Politika, Yapı’, ‘NATO’nun Stratejik Konseptleri’ başlıklı çalışmaları bulunan birçok yayını mevcuttur.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work