Secopedia

ISAF (International Security Assistance Force / Uluslararası Güvenlik Destek Gücü)

Bu İçeriği Paylaşın

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından, Aralık 2001’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2001/1386 sayılı kararıyla kurulan ISAF, Kabil ve çevresinde devlet otoritesinin tesisi ve güvenliğin sağlanması amacıyla görevlendirilen uluslararası bir güçtür. Bu güç, Aralık 2001’de Bonn Konferansına katılan Afganistan muhalefetinin bir geçiş hükümeti kurulması ve bu hükümetin güvenli bir şekilde sağlanması yönündeki talebine istinaden kurulmuştur.

Gücün görevi, Afganistan Geçiş Hükümeti’nin ülkeyi yeniden inşası sırasında güvenliği sağlamaktı ve bu amaçla hem Afgan hükümeti hem de BM’in UNAMA (United Nations Assistance Mission / Birleşmiş Milletler Afganistan Yarım Misyonu) misyonu ile çalışması öngörülmüştü. ISAF esasen teknik olarak bir BM gücü olmamasına rağmen meşruiyetini BMGK kararlarıyla yetkilendirilmesinden almıştır. 16 Ocak 2002’de göreve başlayan ISAF’ın 6 ayla sınırlanan ilk görev süresi düzenli bir şekilde uzatılmıştır. Bu ilk görev döneminde ISAF’a katkı sağlayan ülkelerin gücün komutasını sırayla üstlenmelerine karar verilmiştir. Bir süre sonra yaşanan koordinasyon güçlükleri ve güvenlik risklerinin artması ile ISAF misyonu, 11 Ağustos 2003’te NATO tarafından devralınmış ve 2003/1510 sayılı BMGK kararı ile görev sahası Kabil’in dışındaki bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

ISAF bünyesinde görev yapan askerlerin devriye görev icra ederken çekilen bir fotoğraf. Kaynak: https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_69366.htm

ISAF’ın görev alanının genişletilmesiyle ilk olarak ABD liderliğinde yürütülen Operation Enduring Freedom (Kalıcı Özgürlük Operasyonu) kapsamında Kunduz bölgesinde yeniden inşa faaliyetleri yürüten Alman Görev Gücünün NATO komutasına girmiştir. 2004 ve 2006 yıllarında görev alanları yeniden genişletilen ISAF, 2006’dan sonra tüm ülkede operasyonlar yürütme yetki ve kabiliyetlerine kavuşmuştur. ISAF ABD ve ortaklarından devraldığı diğer bölgelerde de Afgan hükümetinin yeniden inşa çabalarına destek olmuş ve güvenliği sağlama amacıyla görevler icra etmiştir.

SIPRI (Stockholm International Peace Research Institute / Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü) verilerine göre ilk görev yılı boyunca yaklaşık 5000 kişilik bir personel sayısına ulaşan ISAF, görev alanının genişletilmesiyle birlikte personel sayısını arttırmış, 2005’te 9000, 2006’da ise 30.000 kişilik bir güce evrilmiştir. ISAF’ın personel sayısındaki en büyük artış, dönemin ABD Başkanı Obama’nın 1 Aralık 2009’da açıkladığı yeni Afganistan stratejisiyle birlikte görülmüştür. ABD’nin bölgeye 30.000 asker daha göndereceğini duyuran Obama’nın bu kararıyla ISAF bünyesindeki güçlerin sayısı 130.000’e ulaşmıştır. Obama’ya göre ISAF, 2010’dan itibaren sadece ayaklanmaya karşı koyma (counter insurgency) görevleri yürütmeyecek, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi ve sorumluluk devralmalarına yönelik faaliyetlere de ağırlık verecekti. Bu stratejiye göre ABD askerlerinin de 2011’den itibaren Afganistan çekilmeye başlayacakları öngörülmekteydi.

ISAF komutasında görev yapan Fransız muharip güçleri: Kaynak: https://www.nato.int/multi/2009/090316a-nac-afghanistan/photos/pages/090316a-020.html

2001 ve 2008 arasında ISAF’a en çok asker gönderen ülkeler Avrupa Birliği (AB) ülkeleriydi. 2010’dan sayıları giderek artan Amerikan birlikleri ise 2011 itibariyle ISAF’ın asker gücünün yüzde 70’ini oluşturur hale gelmişlerdi. 2011 ve 2014 arasında ise hem ABD hem de AB ülkeleri ülkedeki asker sayılarında ciddi indirimlere gittiler. Türkiye kurulduğu günden beri ISAF’a çok önemli katkılarda bulunan ülkeler arasında başı çekmekteydi. TRT ve BBC gibi haber ajanslarının verdiği bilgilere göre ISAF’a 2002 ve 2005’te iki dönem komuta eden Türkiye, 2009 ve 2014 yılları arasında Kabil Bölge Komutanlığına liderlik etmiş, 2012 ve 2015 arasında da UNAMA misyon karargahına askeri danışmanlık yapmıştır. Afganistan’ın yeniden imarı, sağlık hizmetleri, Afgan kuvvetlerinin eğitimi ve altyapının yenilenmesi alanlarında görevler icra eden Türk Silahlı Kuvvetleri, görev yaptıkları süre boyunca muharip görevler üstlenmemişler ve Afgan halkının desteğini kazanmayı başarmışlardır. Türkiye, ISAF misyonunun Aralık 2014’te son bulmasının ardından BMGK’nin 12 Aralık 2014’teki 2014/2189 sayılı kararıyla başlatılan ve muharip unsurları içermeyen Resolute Support Mission’a (RSM) (Kararlı Destek Misyonu) da önemli katkılar sağlamıştır. 2001-2021 arasında önce ISAF sonra da RSM misyonlarında yaklaşık 20.000 Türk Askeri görev yapmış ve bunlardan 15 tanesi görev sırasında hayatını kaybetmiştir.

Afganistan’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kurulan Gazi Askeri Eğitim merkezinde eğitim alan Afgan astsubayları. Kaynak: https://www.risetopeace.org/2021/07/16/turkeys-interests-in-post-u-s-afghanistan-why-turkey-offers-to-keep-its-troops-in-afghanistan/risetopece/

Ocak 2017’de göreve başlayan ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan’daki ABD askerlerini bir an önce geri çekmek NATO’nun yürüttüğü RSM misyonunu da sonlandırmak istiyordu. NATO üyesi ülkeler arasında da misyonun 2016’dan sonra sonlandırılması yönünde bir eğilim görülmekteydi. NATO’nun Afganistan’dan çekilme sürecine tartışmalar sürerken bu tartışmalara son nokta 29 Şubat 2020’de Katar’ın başkenti Doha’da ABD ve Taliban arasında imzalanan bir anlaşma ile konmuştu. Anlaşmanın ardından yeniden yükselişe geçen şiddet dalgası, ISAF ve RSM misyonlarının başarısına dair tartışmaları alevlendirmişti. ABD’nin bu anlaşma uyarınca Taliban’a 2021 sonuna dek ülkede hiçbir yabancı kuvvetin kalmayacağı sözünü vermesi başlı başına misyonun başarısız olduğunun bir göstergesiydi.

NATO Güçleri kendileriyle çalışan ve çekilmeden sonra Taliban’ın eline düşmesinden endişe edilen sivillerin tahliyesini sağlarken. Kaynak: https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/why-the-tragic-afghanistan-withdrawal-should-reassure-us-allies-in-asia/

NATO’nun ISAF ve sonrasındaki RSM misyonları sadece Taliban ve terörle mücadelede askeri başarıyı hedeflememiş, ülkenin yeniden inşasını ve modern Afganistan’ı kurulmasını amaçlamıştı. Ancak, Taliban ile Afganistan Hükümeti ve NATO arasında yaklaşık 20 yıl süren ve UNAMAR’ın verdiği rakamlara göre on binlerce sivilin ölümüne yol açan bir süreçte ne Taliban yenilgiye uğratılabilmiş ne de modern Afganistan projesi kalıcı olabilmişti. NATO tarafından eğitilen Afgan kuvvetlerinin büyük bir bölümünün NATO güçlerinin çekilmeye başlamasıyla birlikte Taliban tarafına geçtiği veya silah bıraktığı görülmüştü. Ağustos 2021’de Kabil Havaalanından Batılı güçlere sığınarak kaçmaya çalışan Afganların görüntüleri tüm dünyayı dehşete düşürürken, Taliban’ın Kabil’i ele geçirir geçirmez şeriat ilan etmesi, ülkenin yeniden inşası sürecindeki tüm kazanımları adeta yok etmiştir.

Daha fazlası için:

Okuma Önerileri

  • Kitap: Nik Hynek, Peter Marton, Statebuilding in Afghanistan: Multinational Contributions to Reconstruction, Routledge, London, 2012.
  • Makale: Ali L. Karaosmanoğlu, “NATO’nun Dönüşümü”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 10, No 40, 2014, s. 3-38.
  • Makale: M.J. Williams, “Empire Lite Revisited: NATO, the Comprehensive Approach and State-building in Afghanistan”, International Peacekeeping, Cilt 18, No 1, 2011, s.64-78.
  • Makale: Mark Webber vd. “NATO: The United States, Transformation and the War in Afghanistan”, The British Journal of Politics and International Relations, Cilt 11, No 1, 2009, s. 46-63.
  • Makale: Sanem Özer, Ceren Uysal Oğuz ve Senem Atvur, “NATO ve AB’nin Değişen Güvenlik Stratejilerinin Afganistan Örneğinde Değerlendirilmesi”, Akdeniz İİBF Dergisi, Cilt 19, 2010, s. 257-285.

İzleme Önerileri

  • Film: War Machine (Savaş Makinası), 2017, Netflix
  • Film: The Kite Runner (Uçurtma Avcısı), 2007.
  • Film: Lone Survivor (Son Kalan), 2014.
  • Film: The Outpost (Karakol), 2019.
  • Belgesel: Fighting The Taliban: The Battle Inside Afghanistan, Real Stories, Youtube.
Şevket Ovalı

Doç.Dr. Şevket Ovalı, Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 1996 yılında tamamlamıştır. Yüksek lisans derecesini Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan, doktora derecesini ise Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’ndan alan Doç Dr. Ovalı, 2004’ten bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Bir süre Hollanda Maastricht University College’da lisans ve lisansüstü dersler veren Ovalı’nın başlıca çalışma alanları, uluslararası güvenlik, Türk dış politikası, Türk-Yunan ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileridir. Doç. Dr. Ovalı, 2010’dan beri Uluslararası İlişkiler Dergisi’nin editörü olarak görev yapmaktadır.

Bu İçeriği Paylaşın
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work