Secopedia

Ders 04. I. Dünya Savaşında Strateji Anlayışı ve Taktik

Bu İçeriği Paylaşın

İkincisi çıkana kadar ‘Büyük Savaş’ olarak anılan Birinci Dünya Savaşı, tarihteki ilk topyekûn savaş olarak kabul edilmektedir. Büyük Savaş strateji anlayışı bakımından büyük farklılıklar getirmiş, özellikle genel stratejiyi öne çıkarmıştır. Büyük Savaştan önce geleneksel olarak strateji ve savaşın gidişatı açısından başkomutanlar belirleyici iken, Birinci Dünya Savaşı ile devlet adamlığı önem kazanmıştır.

Savaşta Llyod George, Georges Clemenceau ve Kayzer Wilhelm II gibi liderler başrolde yer almışlardır. Bir başka deyişle, askeri strateji ve siyasetin iç içeliği ilk kez bu savaşta görünür olmuştur. Clemenceau’nun Birinci Dünya Savaşının son yıllarında dile getirdiği, “savaş, askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir” ifadesi de bu yaklaşımın ürünüdür. Örneğin Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaki genel stratejisi modern savaşların yıkıcılığı ve düşmanlarının gücü bağlamında hesaplanarak oluşturulmuştur. Bu çerçevede, Almanya’nın kazanabileceği bir savaşın gerek zaman gerekse hedef kapsamında sınırlı tutulması genel stratejisinin temeli olmuştur.

Askeri stratejisi ise, bu genel stratejiye bağlı olarak Alman Genelkurmay Başkanı Schlieffen tarafından hazırlanmıştır. Plan, Almanya’nın jeopolitik konumunu göz önüne alarak, batıda Fransa ve doğuda Rusya ile iki cepheli savaşa girme tehlikesine odaklı hazırlanmış, “iki cepheli bir savaş nasıl kazanılır” sorusu üzerine oturtulmuştu. Bu çerçevede önce hızlı bir şekilde Fransızları yenerek ardından Ruslara yönelmek şeklinde bir strateji ortaya çıkmıştı. Buna göre, büyük bir Alman kuvveti, Belçika ve Hollanda’yı işgal ettikten sonra, yaklaşık altı haftalık bir zamanda kesin zafer elde etmek için Paris’in çevresinde kavis çizerek Fransa’ya kuzeyden girilecekti. Paris kuşatması ise bir imha savaşı olacaktı.

Buna karşılık Fransa’nın stratejisi -Plan XVII- General Joseph Joffre tarafından hazırlanmıştı. Planın özü, Alsace-Lorraine’in kayıp topraklarını yeniden kazanmak için Almanya’ya topyekûn bir saldırı üzerine oturtulmuştu. Plan XVII, saldırı odaklıydı ve Alman rezervlerini hafife alarak gerçek anlamda Schlieffen Planı’nın beklentilerini karşılamıştı.

Şekil 1: Schlieffen Planı

Savaşın stratejiye etkisi bağlamında bir başka farklılık, o zaman kadar strateji ve taktik boyutlarından oluşan stratejiye operasyonel düzeyin de eklenmiş olmasıdır. Bu tarihten sonra kimi stratejistler taktik ve operasyonel sanatı birbirinden farklı düzeyler olarak ele almaya başlamıştır. Bu stratejistlere göre strateji savaşı kazanmakla, taktik çatışmaları kazanmakla, harekât ise muharebelere dayanan ve karşılığında stratejik zafere katkıda bulunan seferleri kazanmakla ilgilidir.

Operasyonel savaş düzeyi, taktik ve stratejik düzeyler arasındaki köprü olarak ortaya koyulmaktadır. Bu çerçevede genel olarak savaşın değil, muharebenin bir düzeyidir. Yapılan faaliyetlerin operasyonel veya stratejik hedeflere uygun olarak uygulanmasını içerdiğinden, stratejik hedeflere göre birliklerin taktik konuşlanması ve kullanılması arasındaki bağlantıyı sağlar. Bununla birlikte kimi stratejistler operasyonel stratejiyi taktiği de içerecek şekilde ele almaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’nın strateji çerçevesinde getirdiği yenilikler bu kadarla sınırlı değildir, aksine askeri teknolojideki gelişmeler savaşa dair büyük bir zihniyet değişimine yol açmıştır. Büyük Savaş, kas gücünden makine gücüne gerçek anlamda geçiş sağlanan ilk savaş olarak tanımlanabilir. Dönüşüm savaş sürecinde de devam etmiş, içten yanmalı motora dayalı askeri teknolojiler, tank ve havadan ağır savaş uçaklarının piyasaya sürülmesiyle olgunlaşmaya başlamıştır. Uçağın kullanılmaya başlanması doğrudan savaş alanını dönüştürmüş ve silahların menzilindeki yatay alana hakim olmak yetersiz hale gelmiştir. Bundan sonra havanın kontrolü de gerekli, dolayısıyla stratejinin ayrılmaz parçası haline geldi. Uçaklar keşif, gözetleme, iletişim, kara saldırısı ve kısa ve uzun menzilli bombardıman dahil olmak üzere çok çeşitli faaliyetlerde değerlerini hemen kanıtladılar.

Hava sahasının değerinin anlaşılması hava sahasını korumak için tasarlanmış “savaşçı” uçakların yaratılmasına yol açtı. Uçakların, uzun menzilli topçuların ve diğer silah teknolojilerinin varlığı askeri stratejide derinlik kavramını ortaya çıkardı. Hem saldırı hem savunma açısından hassas arka bölgelerin derinlikleri önem kazandı. Diğer yandan denizaltıların ortaya çıkmasıyla da savaş alanı yüzeyin de aşağısına kaydı. Almanlar denizaltıları (U-boat) o kadar etkili kullandılar ki müttefikler modern denizaltı savaşı stratejisini etkileyen ve denizaltı karşıtı önlemler geliştirmeye başladılar. Bu şekilde II. Dünya Savaşı sırasında değeri daha fazla anlaşılan konvoy başlıca savunma tekniği olarak ortaya çıktı.

Taktik açıdan, Birinci Dünya Savaşı’nda ateş gücünün artması nedeniyle saldırı yoluyla düşman cepheyi ezip geçmek imkânsız hale geldiğinden savunma anlayışı belirgin hale gelmiştir. Bu kapsamda siper savaşı savaşın öne çıkardığı taktik olmuştur. Savaş öncesinde tarafların hiçbirisi bu ölçüde statik ve sürekli bir savaş beklentisinde olmadığından geniş ve kapsamlı manevralardan oluşan muharebe operasyonlarına dayanan taktiklere sahipti, fakat savaşın gidişatı siper savaşını taktiğe hâkim hale getirmiştir. Özellikle Fransa için savaşta önemli oranda toprak kaybını engellemiş olduğu için siper savaşının kullanımı önemli hale gelmiştir.

Diğer yandan, hücum sorunu da savaşta ‘mekanize birlikle’ olarak adlandırılan topçu ve tank birliklerindeki gelişmelerle aşılmaya çalışılmıştır. Topçu sınıfının piyade karşısında öncelik kazanması da bu savaşla olmuş, “piyade işgal eder, topçu fetheder” sözü taktik anlamda hayata geçirilmiştir.

Son olarak, topyekûn bir savaş olmasına karşın Birinci Dünya Savaşı’nda gayr-i nizami savaş taktikleri de kullanılmıştır. Bu daha çok Arap yarımadasında ve Afrika’da görülmüştür. Arap yarım adasındaki gerilla savaşının lideri, İngiliz ordusunda T. E. Lawrence, Afrika’da (Alman Doğu Afrikası) ise Alman General Paul Emil von Lettow-Vorbeck’ti. Her ikisi de liderlik ettikleri gerilla savaşında düşmanlarının kaynaklarını kesmek ve bulundukları uzak çöllerdeki garnizonlarda izole etmeyi hedeflemişlerdi.

Tartışma Soruları

  • Askeri teknolojideki gelişmeler Birinci Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında askeri stratejiyi nasıl etkilemiştir?
  • Birinci Dünya Savaşı askeri stratejiye hangi boyutu etkilemiştir, neden?
  • Savaşta ateş gücünün önceki dönemlere oranla artmış olması hangi stratejiyi öne çıkarmıştır?

Kaynaklar ve Ek Okumalar

  • Colin McInnes ve G. D Sheffield, Warfare in the Twentieth Century: Theory and Practice. London: Unwin Hyman, 1988.
  • David T. Zabecki, Military Developments of World War I, International Encyclopedia of World War I, 2015.
  • Paul Kennedy, Grand Strategies in War and Peace, New Haven: Yale University Press, 1981.
  • Tami Davis Bidle, Air Power And Warfare: A Century of Theory And History, Strategic Studies Institute, US Army War College, 2019.

Film

  • 1917, Sam Mendes, 2019.
Bu İçeriği Paylaşın

Ders İçeriği

2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work