Secopedia

Ders 05. Stratejik Çalışmalarda Yeniden Canlanma

Bu İçeriği Paylaşın

1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi ve Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali Soğuk Savaş’ta yumuşama dönemini bitirmiş ve 1980’li yıllar ‘İkinci Soğuk Savaş’ olarak adlandırılan döneme girmiştir. Uluslararası sistemde yaşanan yumuşama stratejik çalışmalar alanının durağanlaşmasına yol açtığı gibi bu defa yaşanan gelişmeler sonucunda alan yeniden canlanma dönemine girmiştir. Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa’daki müttefiklerinin topraklarına orta menzilli füzeler (SS-20) yerleştirmesi kararına karşılık NATO’nun Batı Avrupa ülkelerine ABD’nin kendi orta menzilli füzelerini (Pershing-II ve Cruise) yerleştirmesi kararını vermesi, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki silahlanma yarışını yeniden başlatmıştır.

Silahlanma yarışının tekrar başlamasının bir uzantısı olarak caydırıcılık çalışmalarının yeniden gündeme gelmesi olmuştur. ABD Başkanı Ronald Reagan’ın 1983’te açıkladığı ‘Yıldız Savaşları Projesi’ çerçevesinde, uzayda füze savunması sistemine dayanan Stratejik Savunma Girişimi de caydırıcılık anlayışını yeniden çalışmaların gündemine oturtmuştur. Bu çerçevede bir önceki düşüş döneminde stratejik çalışmaların içermeye başladığı konvansiyonel caydırıcılık konusu da alanda ağırlığını artırmıştır. SSCB’nin Avrupa’daki konvansiyonel gücüne karşılık NATO’nun konvansiyonel güçler bakımından Avrupa’daki yetersizliği, bu gücün dengelenmesi gereğini öne çıkararak konvansiyonel caydırıcılık konusunun daha yoğun şekilde çalışılmasına yol açmıştır.

Konvansiyonel stratejilere ilginin artışındaki en önemli etki, ABD ve SSCB arasındaki nükleer denkliğin sağlanmış olması ve bu durumun nükleer üstünlük varsayımıyla nükleer stratejilere yönelme eğilimini düşürmesinden gelmiştir. Bu şekilde konvansiyonel savaş yeniden teorik ve ampirik çalışmaların konusu olmuş, altın çağda sınırlı savaş ve isyana karşı koyma stratejileri ile sınırlı kalan konvansiyonel stratejilere yönelik çalışmalar ivme kazanmıştır (Walt, 1991: 218).

Yine bir önceki dönemde alanda çalışma konusu haline gelmeye başlayan istihbarat, bu konuda yayın yapılabilecek platformların da kurulmasıyla artmış, bu çerçevede 1986’da Intelligence and National Security ve The International Journal of Intelligence and Counter-Intelligence dergileri yayımlanmaya başlamıştır.

Yine 1980’li yıllarda özellikle ABD merkezli çalışmalarda ‘büyük strateji’ kavramı daha fazla çalışılan bir konu haline gelecektir. ABD’nin uluslararası güvenliğe dair taahhütlerinin dengesiz olduğu, dolayısıyla stratejik önceliklerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle yola çıkanlar ‘büyük strateji tartışmaları kapsamında ABD’nin çıkarlarının kapsamını, onları savunmak için askeri gücün faydasını ve diğer devletlerin alternatif ABD politikalarına muhtemel tepkileri üzerine çalışmalar ortaya koymuşlardır (Walt, 1991: 218-219).

Bir önceki dönemde üniversiteler bünyesinde kurulan ve silahların kontrolü üzerine odaklanan Brookings Enstitüsü ve Harvard Olin Enstitüsü gibi merkezler söz konusu çalışmaların üretildiği ana merkezler olmaya devam etmiştir. Stratejik çalışmaların duraklama döneminde başlayan akademide yoğunlaşma bu dönemde de artarak devam etmiş, bu alandaki akademisyenler RAND gibi düşünce kuruluşları yerine International Studies Association (ISA) ve American Political Science Association (APSA) gibi profesyonel akademik derneklere üye olarak güvenlik çalışmaları bölümlerinde yer almayı tercih etmişlerdir.

Bu dönemde alandaki bir diğer gelişme yumuşama döneminin liberal yaklaşımları öne çıkaran havasının sönmesine paralel olarak askeri güvenlik odaklı realist yaklaşımın yeniden merkeze oturması, bunun da stratejik çalışmaların başından beri özü olan yaklaşımı desteklemiş olmasıdır. Kenneth Waltz’ın uluslararası ilişkilerde realist teoriyi neo-realizm olarak yeniden formüle eden ve hâkim yaklaşım haline getiren Theory of International Relations kitabının 1979’da yayınlanmış olması bu durumun göstergelerinden birisidir. Uluslararası sistemin anarşik yapısı ve bunun devlet davranışları üzerindeki belirleyici rolünün gündeme gelmesi savaşın nedenlerine dair çalışmaları da canlandırmıştır.

Yine de bir önceki dönemin liberal yaklaşımlarının etkilerinin çalışmalara dahil edildiğini de görülmektedir. Bu bağlamda askeri tehditlerin yanı sıra, iç politika ve yanlış algılama gibi konular da çalışmalara dahil edilmiştir. Fakat, bu duruma bir reform ve yenilenme denmesi mümkün değildir, çünkü stratejik çalışmalar özünde siyasi amaçlarla askeri araçların nasıl bütünleştirileceğine dair akademik değerlendirmeye odaklanmaya ve bu kapsamda esas olarak askeri etkinliği belirleyen siyasi, ekonomik, sosyal, teknolojik, örgütsel ve doktrinle ilgili konuları çalışmaya devam etmiştir (Betts, 1997: 20). Geçmiş dönemin temel araştırma konuları yeni alt alanlarla birlikte yeniden odak noktası haline gelmiş ve amaç temelde yine bir üçüncü dünya savaşını önlemek olmaya devam etmiştir.

1980’li yılların sonuna doğru stratejik çalışmalar alanına dair yapılabilecek bir diğer tespit de güvenlik çalışmaları alanının bu süreçte gelişmeye başlamasının alana etkisi ile ilgilidir. Soğuk Savaş sonrası dönemin temel belirleyicisi olacak güvenlik kavramının tartışılması ilk olarak bu dönemde başlamıştır. Nitekim, ilerleyen yıllarda güvenliğin askeri tehdit ve operasyonel boyutlarının ötesinde daha geniş bir şekilde tanımlanması stratejik çalışmaların uluslararası güvenlik alanındaki başat rolünü sonlandıracaktır. Dahası alan giderek Soğuk Savaş sonrası dönemde daha geniş güvenlik çalışmaları alanının bir alt alanı olarak konumlandırılacaktır. Bu dönemden itibaren stratejik çalışmalar daha fazla askerlik bilimine yaklaşarak spesifik bir alt haline gelecek, güvenlik çalışmaları alanı içinde eskiden realist güvenlik çalışmalarını temsil ederken, giderek bu konumunu da kaybedecek ve realist güvenlik çalışmalarının sadece bir parçası haline gelecektir. Bu durumda stratejik çalışmalara alternatif yaklaşımların doğması veya mevcutların etkinliğini artırmış olması da şaşırtıcı değildir. Söz konusu alternatif yaklaşımlar bir sonraki dersin konusu olarak ayrı ele alınacaktır.

Tartışma Soruları

  • Stratejik çalışmalar alanındaki yeniden canlanma ile uluslararası ilişkilerde meydana gelen gelişmeler arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
  • 1980’li yıllarda stratejik çalışmaların temel çalışma konularının bir önceki dönemle benzerlik ve farklılıklarını açıklayınız.
  • 1980’li yıllarda stratejik çalışmalar alanında bir Rönesans yaşandığını ve bunun alanı gelecekte de zirvede tutunmasını sağladığını söylemek mümkün müdür? Nedenleriyle tartışınız.

Kaynaklar ve Ek Okumalar

  • Barry Buzan. “Peace, Power, and Security: Contending Concepts in the Study of International Relations”, Journal of Peace Research, 21(2), 1984, 109–125.
  • Barry Buzan ve Lene Hansen. The Evolution of Security Studies. Cambridge, Cambridge University Press, 2009.
  • Kenneth N. Waltz. Uluslararası Politika Teorisi (çev. S. Binatlı). İstanbul, Phoenix Kitabevi, 2015.
  • Richard K. Betts. “Should Strategic Studies Survive?”, World Politics, 50 (1), 1997, 7-33.
  • Stephan Walt. “The Renaissance of Security Studies”, International Studies Quarterly, 35 (2), 1991, 211-239.
Bu İçeriği Paylaşın

Ders İçeriği

2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Secopedia’da yayımlanan çalışmalarda ifade edilen görüşler yalnızca katkı verenlere aittir ve portal editörleri, yayın kurulu, Global Academy veya UİK tarafından onaylandığı anlamına gelmez.
© Global Academy. All rights reserved. Opinions expressed in works published by Secopedia belong to the contributors and do not imply endorsement by the Global Academy, IRCT, Editorial Board, or the Editors.
2024 © Global Academy. Tüm hakları saklıdır. Designed and developed by brain.work