Enerji kaynakları ve tedarik zincirleri ulusal ve küresel güvenliğin kritik unsurları olarak hizmet ettiğinden, enerji ve güvenlik jeopolitiği ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Enerji kaynakları arayışı, tarihsel olarak uluslararası ilişkilerin, çatışmaların ve ittifakların arkasındaki itici güç olmuştur. Enerjinin ekonomik güç ve siyasi nüfuzun şekillenmesinde çok önemli bir rol oynadığı günümüz dünyasında, enerji güvenliği ve jeopolitiğin karmaşık ağını anlamak elzemdir.
Jeopolitik, tarih boyunca ulusal stratejilerde her zaman önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde jeopolitik, analiz edilen faktörlere ve yazarın bakış açısına bağlı olarak farklı anlamlar kazanmaktadır. Bununla birlikte, jeopolitik analiz genellikle doğal kaynakların kullanımına ve coğrafi özelliklerin ulusal ve dış politikadaki etkisine odaklanır.
Diğer yandan, enerji kaynakları devletlerin coğrafyasının anahtar unsurlarındandır. Bu nedenle enerji jeopolitiği, diğerlerinin yanı sıra, enerji arz ve talep merkezlerinin konumu, geçiş yolları veya enerji fiyatları gibi faktörlerin ulusal çıkarlara etkisini analiz eder. Bu çerçevede, ulusal stratejinin etkinliği ve ekonomik büyüme üzerinde büyük bir etkiye sahip olabileceğinden, enerji jeopolitiğini devletlerin çıkarlarını da kapsayacak şekilde anlamak hayati önem taşımaktadır.
1970’lerde yaşanan iki petrol krizinin sonuçları sanayileşmiş Batı dünyasının fosil yakıtlara bağımlılığını ve kırılganlığını ortaya çıkardığında, enerjinin jeopolitiği üzerine çalışmalar başlamıştır. Bunlar arasında Melvin A. Conant, erken bir aşamada enerji konularını jeopolitik perspektiften ele alan ilk sistematik çalışmalardan birini yapmıştır. Conant ve Fern Gold 1978’de enerji jeopolitiği çalışmaları yazınının merkezi olarak kabul edilen The Geopolitics of Energy başlıklı çalışmayı yayınladılar. Onlara göre “hammaddelere erişim, özellikle de enerjiye erişim uluslararası siyasi ilişkilerin en önemli önceliğidir. Bu temel malları elde etme yeteneği artık geleneksel sömürge ilişkilerine ya da askeri korumaya tabi değildir; coğrafi faktörlere ve hükümetlerin farklı siyasi koşullar temelinde siyasi karar almalarına bağlıdır. Kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olan ülke, kaynaklara bel bağlayanları da kontrol edecek ve bu da uluslararası ilişkilerde derin bir dönüşüme yol açacaktır.”
Oliveira (2015) ise, gelişmekte olan ekonomilerin enerji jeopolitiğine ilişkin analizinde, enerji jeopolitiğinin, enerji rezervlerinin kontrolünü, arama teknolojilerini, enerji altyapısını, enerji kaynaklarının taşınmasını ve nihai kullanımını etkileyen tüm jeopolitik ve stratejik unsurların analizi olarak anlaşılabileceğini ileri sürmektedir. Oliveira’nın tanımına göre, enerji jeopolitiği analizinin değişkenleri şunlardır: (1) enerji kaynaklarının ana rezervlerinin ve belirli enerji kaynağı türlerinin coğrafi konumu ve dağılımı; (2) ihracatçı ve ithalatçı ülkelerin ve büyük tüketici ve üretici merkezlerin coğrafi konumu; (3) ithalatçı ve ihracatçı devletler arasında enerji kaynaklarına ilişkin jeopolitik ve stratejik anlaşmazlıkların veya büyük enerji tüketicileri arasındaki anlaşmazlıkların rolü; ve (4) ülkelerin, ülke gruplarının veya büyük güçlerin kendi enerji güvenliklerini sağlamak veya enerji alanında diğer ülkeleri etkilemek için benimsedikleri stratejiler.
Öte yandan Yu ve Dai’ye (2012) göre, enerji jeopolitiğinde enerji kaynaklarının coğrafi konumu, enerji arama, geliştirme, taşıma, rafine etme, pazarlar ve ilgili teknoloji araştırmaları, ekonomik büyüme, kaynak ihtiyaçları ve belirli ekonomik sistemlerin sürdürülebilirliği ile enerji arz ve talebine ilişkin diğer faktörler incelenmektedir.
Herhangi bir bölgenin enerji jeopolitiği hem kendi hem de diğer doğal kaynakların büyüklüğü ve konumu, ne kadar mevcut oldukları, kimin kontrolünde oldukları, maliyetleri, alternatif ulaşım yolları, bölgesel ve küresel piyasaların nasıl dengelendiği, piyasa mekanizmaları ve düzenlemeleri, siyasi kararlar ve genel olarak fiyatlar ile anlaşılmalıdır. Ayrıca, ulusal ve uluslararası politika oluşturma ve iş dünyası iç içe geçtiğinden, devlet artık siyasi sonuçları şekillendiren tek aktör değildir. Bir ülkenin jeopolitik rolü, diğer aktörler (işletmeler, ülkeler, vb.) için temsil ettiği bağımlılığın ölçeği ve kapsamından etkilenmektedir (Austvik ve Lembo 2017).
Görüldüğü üzere, enerji ve jeopolitik hem eski hem de yeni çalışmalarda birbiriyle yakından bağlantılı ele alınmıştır. Ülkeler enerji ihtiyaçlarını karşılamak, pazarlara ulaşmak ve ulusal konumları ve çıkarlarını güvence altına almak için ulusal stratejiler ve jeostratejiler yapmış ve yapmaktadırlar. Diğer yandan, dünya iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele ederken, yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru giderek artan bir geçiş yaşanmaktadır. Bu geçiş, enerjinin jeopolitiğini çeşitli şekillerde değiştirmektedir. Birincisi, yenilenebilir enerji daha geniş bir alana yayıldıkça geleneksel enerji zengini ülkelerin jeopolitik etkisini azaltmaktadır. İkinci olarak, yeni teknolojilere ve altyapıya yatırım yapılmasını gerektirerek yenilenebilir enerji sektöründe küresel rekabete yol açmaktadır. Son olarak, bu geçiş iklim değişikliğinin azaltılması ve enerji güvenliği arasındaki etkileşimi vurgulamaktadır. Temiz enerji sadece emisyonları azaltmakla kalmamakta, aynı zamanda enerji kaynaklarını çeşitlendirerek enerji güvenliğini de arttırmaktadır.
Enerji kaynakları arayışı, geçiş yollarının kontrolü ve enerji altyapısının korunması, güvenliklerini ve egemenliklerini korumak isteyen uluslar için temel hususlardır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, iklim değişikliğinin etkilerini azaltırken daha fazla enerji güvenliği potansiyeli sunarak bu manzarayı yeniden tanımlamaktadır. Öte yandan, Sanayi Devriminden bu yana enerjinin jeopolitiği, enerjiyi kimin sağladığı ve bu kaynaklara güvenilir erişimin güvence altına alınması, küresel refah ve güvenlikte itici faktör olmuştur. Bugün enerji kaynakları, her zamankinden daha fazla, sadece dünya ekonomisinde değil, uluslararası politikada da ana itici niteliğindedir. Dolayısıyla, enerji jeopolitiğinin önemi ve enerji güvenliği ulus-devletler için temel önemli konulardan birini oluşturmaya devam etmektedir.